BİR DE BİLSEM?

 Yoksun! Bil ki yokluğunu kaldıramıyor içim,
Senin olmadığın bir yaşamda ben yokum, hiçim,
Az-çok yemek-içmek, nefes almak değil ki yaşam
Seni sevmek, dünyanda yaşamak, en güzel seçim.

 Bedenimde olsa da bin bir tür-çeşit arıza,
Kalpsiz olma, gönülsüzlüğe gösterme hiç rıza,
Sevgi dünyamız yalnız bize ait uçsuz-bucaksız
Hiç kimse hainlik sokamaz asla aramıza.

 Kaderime küsmek mi? Hem küssem de neye yarar?
Düzensiz gönlümde, bağım-bahçem çorak, tarumar,
Yokluğunda doğa gerçekten küskün iklimlere
Felekten yemiş; tekme, tokat, yumruk, sille, şamar.

 Özlem tükenir mi bir yudumla, bir tek içimde?
Sensizliğin tarifi yok , hiçbir şeyde biçimde,
Gün güneş, gece zifiri karanlık tükenmiyor
Sensizliğime yalnızlığım da ekli içimde.

 Deve dikenleri, kaktüslerle dolu bir çölüm,
Ama senin için düğümlü kalbimde her bölüm,
Şarkılarla, şiirlerle anlatılamaz meram
Benim sana ulaşmam için tek çaredir ölüm!

 

* Dağlar, insanlar, hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır. Yaşar KEMAL

 

 İNTİZAREN…

 Sevgi mi? Odalarına açılmayan bir koridor,
İşte acz içimdeki! Ömrüm böylesine tükeniyor
Ekmek-su, nefes almak gerekli değil yaşam için
Nasılım? Merak edilmiyor! Tahammül etmek çok zor!

 Gençtin! Zaman erişti, zaten hazırdın, âşık oldun!
Aşk bir karardı, aşk yollarında oldukça yoruldun,
Aşk neyineydi be adam, yıllarca hamal gibiydin
Bilemedin ve o dünyadan edeplice kovuldun!

 Bir tilki geçer önünden ecelin müjdesi gibi,
Ömrünün her karesi filme benzer görünmez dibi,
Dünler kıyaslanamaz, bugün önemsiz, yarınlar yok
Çekilince yaşamdan bu; hiç önemli değil tabii!

 Kalp destekli, beyin noksan, bedendeyse çürük, yara,
Diyet, perhiz, aşı, vitamin eder mi hiç  beş para?
Bakmamışsan bedenine ilâçlar ne yapsın sana?
Zannetmem, hayatım olsun bir roman için macera.

 Ömür tükendi bak! Arkamda bıraktığım var mı? Yok!
Rahmet dileyip, su döküp, toprak atacak olmaz çok,
Bir eser, birkaç güzellik mi bıraktım ki arkamda?
Bu dizeler veda mı? Belki! Kimse geçirmesin şok!

 * Hayatın iki uç döneminde ağlatır şiir; gençleri ümitle, yaşlıları pişmanlıkla. Alphonse De LAMARTINE

 

 ÖLÜME METHİYE (Mİ?)

 Umutlanıp düşünürken mükemmel bir yarın,
Fark etmedim bile bittiğini sonbaharın;
Ölmeden evvel ölmek? Kış müjdelerken sonu
Sen mi verecektin, söyle? Kışımın kararın!

 Zannedilmesin ki bu can Allah’tan hediye,
Doğmasaydım, sor(a)mazdım; “Niye doğmadım?” diye
“Yaşam” deyip dünyanın kahrını çekmek yerine
İsyan neden haksızlık? Sormak Allah’a; “Niye?”

 Horozlar öttüğü için mi geceler biter?
Yoksa güneş doğduğundan mı horozlar öter?
Ha doğmuş, yahut da doğmamış aslında farkı yok!
Güneş ne ederse etsin, o; ölüme yeter!

 Rüyada görürsen, kavuşurmuşsun diriye,
Ölüsünü görüp de kalan olmuş mu geriye?
Hepsi yalan, yanlış, acayip, garip, şaşkınlık
Kim çare bulup kalmış, yönelmemiş beriye?

 Atlar sahibine göre kişniyorsa eğer,
İnsan da ibadetini Allah’ına eder,
Allah, kulunun ibadetine değil muhtaç
Saygın dualarıyla kazanır (kul) ancak değer!

 “Kişiler niyetine!” Öncesinde; “Es salât!”
Gerçekten o tabut tam; “Bir namazlık saltanat…”
Genelde imamın gücü tüm gecikenlere
Boşuna bir dua; “Tanrım, beni baştan yarat!”

 

* Şiir, matematik gibi kolaydan başlanılıp öğrenilmez. Kolaylık, bir beğeni olarak yerleşiverir insanın kişiliğine, sonra da kolay kolay değiştirilemez. Turgut UYAR

 

 HAKEDİLEN 

Gün ağarırken
Yandaki fırından ekmek kokusu
yükselir
ve siner pencerenin aralığından

 Sütçünün çığırışı hissedilir
sabahın çocuklarına

 Ve kadrolu kumrun
nafakasını bekler pencerenin pervazında

 Akşamıın hüznü inerken yeryüzüne
ıssızlık, sessizlik
ölmeyi hakettiğinin belgesini sunar sana
nihayetinde ölürsün

 Öldüm ben de…

 * Şiir sadece hayatın bir delilidir. Hayatınız iyi yanıyorsa şiir sadece küldür. Renee CARLINO

 

ÇARESİZLİK

 Sağır mı oldum ne
Kuşlar ötmüyor
dillerini mi yutmuşlar ne

 Kör mü oldum ne
göremiyorum da ne
Perdelenmiş mi gözlerim ne
seçemiyorum renkleri
beyaz üstünde siyah mı ne

 Sadece toprak kokusu
ilişiyor burnuma
ölmüşüm mü ne

 Haberim yok!

* Şiir, insanlara bütün hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir. Andrey TARKOVSKI

 

HAYIRDIR!

 Gök denizle birleştiğinde
“Mavinin fecri” gibi doğdu gözlerin ufkuma

 aydınlansa da gönlüm
lâcivertleşen hüznüm
sensizliğin zavallılığını yaşattı
yeniden…

 Hayallerimde ulaşamayacağım
rüyalarımda gerçekleşemeyecek şekilde
karşımdasın
gözlerin kapalı
kucaklamak istercesine kolların açık
ileriye, bana doğru…

 Hay Allah!
Kendime geldim!

 * Şiir, kurşun rengi dünyayı mavileştirir açmayan güneşi açtırır, yağmayan yağmuru yağdırır. İçimize dışımıza… Oktay AKBAL

 

 MEÇHUL SEVGİLİ

 “Meçhul sevgilinin saçları;
mutlaka siyah
irsiyetten tek-tük beyazlarla bezeli
(olabilir!)
koparılmayan, asla eksiltilmeyen…
Gözleri; yeşil, mavi…
ı-ıh!
illâ koyu kahverengi,
siyaha yakın
Burnu?
hokka ya da mantı…
Dudakları;
Endülüs’te raks, kendinden
Sesi;
hem rast, hem hüzzam
sol anahtarı gereksiz
başlangıçta pes, sonda tiz; “Do!”
Elleri;
şefkat işleyen
Kolları;
sevgi, saygı dolu
Ayakları;
asla geri gitmeyen
Boyu;
boyuma uygun,
azıcık kısa da olabilir
(sakıncası yok!)
Hava gibi, su gibi, ekmek gibi
ihtiyaç
ve kısaca;
“Ben” olmalı!”

 * Burada bir şiir var… Beni deli eden şeyleri ne kadar açık söylüyor. Siz beni anlamıyorsunuz. Sabahattin ALİ

   

X??X

 Gündüzüme ilk güneş;
Geceme ilk mehtap;
Goncasında ilk çiçek;
Dalımda ilk yaprak
Gönlümde ilk sevgi,
Heyecanımda mutluluk
Yüreğimde aşk…

 Hatırımda değil gözlerinin rengi
Korkmuşumdur, bakamamışımdır gözlerine

 Bilemem sesini
Çünkü gözlerinin rengi sağır etmiştir beni

 Tutamamışımdır gözlerinin çekinikliğinde ellerini,
Hissedememişimdir sıcaklığını,
soğukluğunu, yahut da serinliğini
iklimlerden azade

 Ve bana “unut!” diyorsun!

 Unutmak ihtmalim (bile) olsaydı
Sevmezdim ki
sevemezdim de zaten
İnsan hiç sever mi;
unutabilecek olduğunu?

 Susanım ben
-hem yıllar yılı-
imkân bulunca çakıp gürleyen değil
susan

 Dili koparılmış dilsiz gibi
susturulan
üstelik bir hayale inanılarak
bencilce…

 * Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır… Hangi sözcük, hangi sözcükle yan yana geldiğinde nasıl bir ışık ortaya çıkar? Bunu bilmek gerek. Cahit Sıtkı TARANCI

 

 İNKİSARLA MÜCADELE I

 Yaşananı unutmak mümkün mü?

 Göçen için
çekilene döneceksin bir gün
lâkin
um bakalım aradığın o
yerinde olacak mı?

 Soluduğumu sandığımda
solduğumun farkında olmadım
“Ay! Oy! Ah! Of!” demem gereksiz
sen olmadığında
ben zaten
“yokum!”
demekti.

 Allah’ımın şahitliğinde
yaşamımın kısalığının inancıyla
Ne, ne olduğumu, ne, ne olacağımı
            düşünmeksizin
Senin olmadığına inandığım dünyada
eceli beklemem
            ecel ben olurum kendime.

 Yeni bir dünya oluşturup
yeni bir çağ yaratıp
ayı güneş
seni ben yapmam mümkünsüz…

 Sen varken yokluğun egemense bana
aydınlığında karanlığa mahkûm
sensizlik dünyasında
yaşadığım iddiasını nasıl taşırım ki?

 

* Şiir okuyan kadın sevilmez mi hafız? Hele bir de şiir yazıyorsa ruhunu eline teslim et gitsin. Hikmet Anıl ÖZTEKİN

 

İNKİSARLA MÜCADELE II

 Özlemimin dorukta
            hissetmedin, bilemedin gerçek gülüşümü
Kabullenmedin, sakındın
            yıllarca süren, yaşadığım her düşümü
Vaktin kıymetli, bırak bende kalsın
            sanal da olsa öpüşümü
Gereksiz seyretmen bile
            senin için ölüşümü…

 Övüneceğim
“Övünmek gibi olmasın!” demeksizin;
“Benimle doğdun sen!”

 Ömrünce değil
tükendikten sonra bile unutamazsın
unutamayacaksın da…

 Çünkü sevdin,
Çünkü çok sevdin,
Çünkü seviyorsun da

 Biliyorum…

 Hiç umutvar değilim
aklım ve kalbim sende
iade edersen
belki unutabilirim
seni değil, beni
sen; bende bendin
unuttun mu?

 Çökmüşüm
enkaz halindeyim
artık elimden tutman da gereksiz
hem gelme

 Hiçbir şeye yaramaz!

 * Şiir, anayasaya aykırıdır; doğanın ahlakı kovduğu yerdedir; yasadışıdır. Cemal SÜREYA

 

 İNKİSARLA MÜCADELE III

 Kalbim, beynim, gönlüm çok yorgun
taşıyamıyor bedenim onları
bu demektir ki uzaktan da olsa
görünüyor ömrümün sonları…

 Bazen yazasım gelir, başaramam
Bazen başardığımı sanırım, ama yazamam
İşte dizelerin hüznü bu yüzdendir!

 Bir deliyi sevdim, hiç sebep yokken küsen,
Surat asar, sadece; “Seviyorum!” desen,
Günaha mı girersin, biraz gülümsesen
Reva mıdır zulmetmen bana Allah için?

 Sen söyledin tek kez, ben verdim söze değer,
“Nobody loves you, as much as I do…” ilk cümle,
Because you are my first and last lover
Sarıldım cümleye sevgiyle, tüm gücümle.

 Tüm gün çalışmaktan yorulmuştu güneş
“Dinlen!” diyerek elini uzattı ay
yıldızlar da katıldılar ihtişama
alkışladı onları insan
yani sen…

 * Şairin şiiri, onun kişiliğidir; bütün hayatıdır. Bu anlamda şiirsel yapının, neredeyse organik bir şey olduğunu düşünüyorum. Yaşayan, kımıldayan, soluk alıp veren canlı bir organizma. Ataol BEHRAMOĞLU

 

HÜZÜNLE KENDİLİĞİNDEN OLUŞMUŞ ZORAKİ DİZELER

 Başsız kalınca gövde
atsan atamazsın, bir işe yaramaz

 Oysa;
başının üstünde olduğunu sanan
gövdeler var

 Hoş
baş gövde üstünde olsa da
gövde işe yaramadıktan sonra
sonuç fuzuli ve hüsrandır
hem sona kadar…

 Başlangıçtan bugüne değin
Yıllar yılı yaşadığım aşkım
Bir saniye içinde bitirilmek istendi

 Direndim…

 Başardım mı, peki?
Heyhat!

 Senin doğduğun gün
Ben öldüm

 Sorma; “Nasıl?” diye

 Seni yaşamayacaktıysam sonunda
Bu yaşamak mı olacaktı
sence?

 Bu darmadağınık dünya dar
Sığamıyorum içine
Dertler bir fil boyutunda
Çözümler karınca boyutunda…

 * Sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına başkaldırmaktır. Cahit ZARİFOĞLU