SESLENİŞLER, SERZENİŞLER (I)

*

Yaşamda en güzel söz;
            “Seni seviyorum!” demek
Hele ki bunu torunun;
“Dede! Seni çok seviyorum!”
şeklinde söylemişse…

*

Vukuat, vukuat üstüne
Dünü hatırlamayan
Yıllar öncesinden söz ediyor…

Ve ben artık ben değilim
Alkoliğim örneğin…

*

Aykırı, anlamsız, ağır düşüncelerle
Sensiz bir masayı üleşiyorum, kendimle

Ay, yakamozlarla haşır neşir
Sen, sensizliğimin
Ayıbında sıkı fıkı
Sen beni hiç sevmedin galiba
            Eminim.

*

İyi değilim
İyi olmam için
İyi olmayı istemem gerek

Bu suç
Bunun için
Aydan, Mars’tan, hatta Güneş’ten
Su getirilmesi gerek

Sen
Ya da ben
            Başarabilir miyiz dersin?

 

* Aşk, yürekten bir hayat yaratmak ve şiir, hayatta bir yürek yaratmaktır. Cenap ŞAHABETTİN; (TİRYAKİ SÖZLERİ’nden)

  

SESLENİŞLER, SERZENİŞLER (II)

*

Arıza?

Çalışmayan bir beyin
Yük taşıması mucizelere bağlı bir kalp
Yorgun, bitkin kimsesiz
ve şiirsiz
ben…

*

Seni hep öykülere
Ayrıca şiir dediğim denemelerime
saklamak istedim

Sığdıramadım!

Gizlendin!
Becerdin!
Başardın!
            Tebrik ederim!

*

Saadet yerine, yavan bir mutluluğu
Bir olmak yerine hiçliği
seçtim.

Yaşamadım
İddiam da olmadı zaten
            Sonuçta…

*

Gördüm(!) ya, işte! Hiç de zor değilmiş kör olmak,
Yaşama küsmekle eşdeğermiş nankör olmak,
Beteri de var, göz açıkken bakar kör olmak
O halde, kör olsa da görebilmeli insan!

* Şiir, sonsuzluk gibi en güzel kokar; güllerden de, karanfillerden, zambaklardan da güzel. Arif DAMAR

   

ELİF…

Umutsun, harama, günaha muhalif(1),
Sevap mı desem? İşlemişsin muhtelif,
Fark et karşında olmuşum ben lâmelif
(2),
İzin lütfet, kalbine dolayım Elif!

Bir mabut gibi birden çıktın karşıma,
Allah’a inanırken döndüm şaşkına,
Gir ve çıkma gönlümden Allah aşkına
Ömründe sadece ben olayım Elif!

Seni bana anlatmaya var mı hacet(3)?
Kal gönlümde, yaşamasın gönlüm hasret,
Sessizsem, sensizlikte yaşarım haset
(4)
Sakla gönlüne, sonsuz kalayım Elif!

(1) Muhalif; Bir görüşe, bir eyleme, bir tutuma karşı olan. Muhalefet eden, ya da muhalefet partisinden olan.
(2) Lâmelif; Eğri büğrü, çarpık, dolambaçlı.
(3) Hacet Bırakmamak (Kalmamak); Gereğinin olmasını beklememek.
(4)Haset; Çekememezlik, kıskançlık. Bir kimsenin sahip olduğu mevki, şan, şöhret, sıhhat gibi manevi, mal-mülk gibi maddi nimetlerini çekememek, bunlardan rahatsız olmak, sahip olanın bunlara malik olmamasını arzulamak, dilemek, istemek.

 

* İster eski, ister yeni şiirin en vurucu yanı yürek oynatması olur. Aydın BOYSAN

 

ÖLÜM MÜ? ÖLEN Mİ? ÖLDÜREN Mİ?

Ölüme davet nedeni midir; “SESSİZ GEMİ”?
“MERDİVEN” de ölüm şekillenmiş, öyle mi?
“BEKLENEN” demiş şair, ölümü hatırlatıp
“AH ÖLÜM…” de geçmiş yaşamı unutma e mi?

Başlangıcın şu andan şu anlara kadarmış,
Az ya da çok yaşadığın, senin-çin kararmış,
İyi kötü ne yaşadınsa boş ver, önemsiz
Aydınlıkken, bak! Önün-arkan şimdi kararmış!

Ağrı-sancı, acı-sızı beden dünyamda yok!
Ne gerçekler saklı kaldı, hülya, rüyamda çok,
Vakit geldi mi cana, baş ağrısı bahane
Bir bulut indi gökyüzünden meleklerle, şok!

Takmamalıydım kendimi hiç, neşeye, gama,
Uygun olmalıydı yaşadıklarım kafama,
Tatlısıyla acısıyla tükendi bir ömür
Ne dense de doyulmuyor hiç yaşama, ama!

Hadi ben yaşlıyım, değirmen öğüttü beni,
Kanser, kalp, kaza… Gençlere ne oluyor hani?
Nefesler sayılı, canlılar tadacağız da
Tanrım ufacıcık işaret vermez mi yani?

Elbette ölüm geldiğinde tutamam alkış,
Çünkü bilirim ki ecelden yok asla kaçış,
Bir ömür ilkbaharla başlar dense de ama
Sonuçta ulaşılan ölümdür, hem kıştır kış!

Alınan nefesi vermek zorunluysa geri,
Ölümü çağırır her nefesimiz ileri,
Sevecen göz(ler)le bak ardında kalan zamana
Ondan sonra kabullen gir topraktan içeri!

 

(1) SESSİZ GEMİ;  Yahya Kemal BEYATLI
(2) MERDİVEN; Ahmet HAŞİM
(3) BEKLENEN; Necip Fazıl KISAKÜREK AH ÖLÜM… Yunus EMRE
(4)
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiç bir şey bizim değildir. Necip Fazıl KISAKÜREK
(5) İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar. Yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır. Her nefesi hayatı uzatmak için alır, yine her nefeste hayatından bir nefeslik zamanı azaltır. Namık KEMAL
(6)
Sevecen gözlerle bak ardında kalan zamana. Elinden geleni yaptı o, şüphe duymaEmily Elizabeth DICKINSON

* Şiir sanatı çok eski zamanlardan beri insanlara ışık tutmuş. Aydın BOYSAN

 

 ÖDÜL?

Nefesini duyuyorsam gönlümde, canımda,
İçimdesin demek yaşadığım her anımda,
Duygu, düşünce, huzur, rahatlık tufanında,
Mutluluk, saadet varlığı heyecanımda.

Hep iç içeyse kollarımız ve ellerimiz,
Biz bize saklıysa her daim özellerimiz,
Mutluluğu yaşatıyorsa güzellerimiz,
Özellikle yaşam içindir ödüllerimiz!

* En üst sanattı, şiir. EFLÂTUN

 

 YAŞKEN DEĞİL, YAŞLANINCA DA…

Seni düşündüm yine bir ormanda,
Sahipsiz, yalnız bir ağaç gibi
Ve farklı olarak
Yaşken değil
Büyümüş,
ama hissedilmemiş bir sevgi ile eğik
eğilmiş olarak…

* Şair, halen daha “gönül gözüyle sevebilen” sıra dışı bir insan tipidir, numuneliktir! Çağdaşlarıyla aynı çağı yaşasa da, nevi şahsına münhasır memnuniyetsizlik kuşatmıştır ruhunu… Şair ‘yaşanması gereken bir hayatın’ arayışçısıdır. Afşin SELİM

 

KALP SPAZMI

Bugün… Pazartesi öğlene doğru… aniden,
O sert ağrı kurcaladı, kalbimi yeniden,
Bir şeyler oldu,  ayaküstü anlayamadım
“Kalk! Git Doktora!” dendi bana gerçek, sahiden.

Öyle bir ağrı yaşadım ki; çokça yılışık,
Sanıyordum ki kalbim, darbelere alışık,
Sevdikler çevremde sanki ilk kez olmuş gibi
Durumum görünmedi, onlar için hiç de şık!

Acil’den açtık kapıyı, bu oldu ilk oyun,
Derken, doktor geldi, dinledi, dedi ki; “Soyun!”
Ahret sualleri peş peşe, kan, tahlil, falan
Sordu; “Yaşadı mı acaba aynını soyun?”

“Gecikmeksizin…” dedi, “Yapılmalı anjiyo…”
“Bakalım bir, bu konuda hoca da ne diyo?”
İcazet aldım, girdim sıraya sonuç için
Sanki seç papatya falı; “Seviyo, sevmiyo?”

Dinlendim az… Sağdan-soldan defalarca iğne,
Diyet, perhiz, tuzsuz, şekersiz gıdalar, çiğne,
“Şunu yap! Bunu yapma! Yat! Uzan! Uyu! Dinlen!”
Doktorunu, özellikle hemşireni diğne! (Dinle)

Çıktım o makinalardan, yeşil örtülerden,
Cesaretle damar yolundaki dürtülerden,
Bana göre havam bir hoştu amma, sonuçta
Yıldım, yan taraflardaki öz böğürtülerden.

Doktor geldi; “Hadi gene iyisin, hem de çok!”
“Şu, bu yasak, şunlar, bunlar yaşamda asla yok!”
Kısıtlanmış bir yaşam, yaşanmaya değer mi?
Kalpte ufak bir sarsıntı, yaşayışım bomb.k!

* Bana en sevdiğin şiiri söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!  Cemil MERİÇ

  

GİZLENİLEMEYEN NİYET

Her yerimde arıza
Hepsini söylemeye gerek yok ayrı ayrı
Henüz (ve bana göre) beynim hariç.

Sadece tüketiyorum
ve kirletiyorum dünyayı

Bitmeyen işlerim, çalışmalarım var ama
Boş ver!

Nerde o bedenimi saracak beyaz örtü?

* Resim, sözcüksüz şiirdir. Quintus Horatius FLACCUS

 

 

MOR DAĞLAR

Resim derslerimizin başlangıçlarında
Kahverengi ile resimlemişti dağları öğretmenlerimiz

Sonra
Ormanlarla kapladılar dağları yeşil yeşil

Usanmadılar
Papatya, gelincik, çiğdem ve kardelenlerle
Süslediler denize dikine inen dağları

Zirvelere, yamaçlara ulaşmakta sıkıntı çektiler
(galiba)
Fazla üstümüze gelmediler…

Oysa zaman geçti;
Öğretmenlerimiz öğretmediler
dağların morardığını
Gönüllerin kararmasının öncelerinde…

 

* Şiir, ruhun dinlenmek bilmeyen bir ufuklar gezisi… Hüsamettin OLGUN

 

 

UNUTMAK MI?

Unutmayı
Zamana bırakmalıymış!

Bıraktım ben de!

Zaman geçti!
Zaman unuttu unutmak istediğini
Ancak ben
unutacağımı unutamadım!

* Bir eldir güçlü şiir, el verse kıvıracağımızı sanırız. AFORİZMA

 

SESLENİŞLER, SERZENİŞLER (III)

*

Bir terapi konusu(ymuş);
“24 saat ömrümüz kaldığını bilirsek
ne yaparmışız?”

Arar
seni bulurdum

Eğer sen de bulmamı istersen
seni…

*

Zaman ne kadar hızlı
ve çabuk geçiyor?
-boş ve boşa geçmese de
(*)-
tükeniyor ömür…

Dünlerde gençtik
bugünlerde yaşlı
sona çeyrek kala (belki?)

Eskimeyen
eksilmeyen tek şey sevgi
Aşk!
(Gerçekten gerçek yaşanan,
bilinen, anılan, anlaşılan!)

(*) Boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır… Rabindranath TAGORE  

* Şiir, değirmeninde düşünce, duygu öğütür. Erhan TIĞLI

 

SESLENİŞLER, SERZENİŞLER (IV)

*

Rüya görmek olağan
-mutluluğun resmini yapmak mümkün değilse de
(*)-
Rüyaların gerçekleşmesi de mi imkânsızdır?

Yaşanamaz mı?
Gerçekleşemez mi?
Olasılık da mı yok?

*

Kalbinin çarpması önemli değildir
Bu; sadece boş bir yaşam için önemli!

Yaşamın önemsizse,
önemi yoksa yaşamanın
kalbinin çarpması
-boşa, boşu boşuna-
önem verilecek bir gayret midir?

*

Vurdumduymaz yaşamak mı istersin
vurdumduymaz olmak mı ömür boyu?

Karar senin
Ancak…
Sağlıklı karar vermeye gayret et!

*

Yarım bardak suda fırtına
Tenkit ve tenkit
(Hem her konuda?)
Hiç mi dolu tarafı yok(tu)
bu adamın?

(1) Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama... Nazım HİKMET’in Abidin DİNO’ya “SAMAN SARISI” şiirinin ilk dizelerindeki soru.
(*) Ressama sormuşlar; “Mutluluğun resmini çizebilir misin?” diye. Ressam demiş ki; “Ben çizerim de, sen anlayabilir misin?" ANONİM

* Şiir, evrenin kutsallığını eşsiz kar tanelerinde görebilmektir.  AFORİZMA

  

İSYAN

Koyduğun kural bu Allah’ım
Bir anne, artı baba
Ben…

Ben gelmeyi ne düşündüm,
ne de istedim
böylesine
Sen gönderdin!

Ne anneme, babama
ne de Allah’ım sana
minnet ve
şükran duyuyorum,
duyamam da…

İsyanımdaki içtenliğimi
bağışla Allah’ım, dualarımda…

Sen emrettin Allah’ım;
bu günah sana ait
(Hem aşk nedir bilmeden!)
O halde niye sorgularsın ki?
Neden cezalandırmak istersin ki beni?
Cehennemle…

* Şairde ruh, şekli gizleyemiyorsa o şair midir ki? Necip Fazıl KISAKÜREK   

 

KADİR

Neden yaratıldığını anlayamıyor insan
1000 aylık bir Kadir Gecesine sığacak
(ya da sığmayacak)  kadar
bir ömür için mi?

Yoksa; aşkı, sevgiyi bilmek, anlamak
yaşamak için mi?

Dünyaya geldin,
bomboş bir yaşam

Ve göçtün…

Ne oldu?
Topraktın
gene topraksın

Bilip yaşamadıysan aşkı
popona tokatla geldiğin gibi,
aynı yere pamukla
gitmişsindir
demektir…

* “Bazen” ve “Keşke” ler çok zaman üst üste yığılırlar ve şiiri katlederler, engellemekse şairin elinde değildir. Erol KARATEKİN

 

BAŞ EDEMEDİKLERİM (I)

*

Akşamın olduğu yerdeyim
yalnız
sonrası
karanlık…

*

Hamallık zor be kardeşim!
Taşırsın, gayret edersin…

Azıcık merhamet
dilenmek istersin
Farkında değilsindir
bitmişsindir!

Beden olarak değil
gönüllerde de…

*

Dilim kop(s)aydı da
Seni sevdiğimi,
Sensiz yaşayamayacağımı
Söyle(ye)meseydim!

Allah’la aldatmadım
Ne kendimi, ne de kimseyi
hiç…

Ama yanımda olmadı Allah
desteklemedi
dilim yerinde

Azat olmuş duygularım
ve ben yaşıyorum
(yaşamaksa)?

* Her şair, ya da (benim gibi) kendini şair sanan (müteşair) kesin demeyeyim de çok zaman kendini resmetmek ister dizelerde… Ve sonra mahcup olur (çünkü başaramaz)! Dizeler kendi hallerinde, kendi başlarına yürür gider…  Erol KARATEKİN

 

BAŞ EDEMEDİKLERİM (II)

*

İki ayrı dünya
tek dünya olarak yaşanmak istenip de
yaşanamayan

Ve o dünyalardaki
iki insandan biri değişiyor

Yok… Öyle
siyaha beyaz demek gibi değil
insanın değiştiği iddiası

Aptalca bir yaşam da değil
gerçek bir değişim

…ve yoruldum!

*

Islık bile çalamadığım bir dünyada
Kalp çalmak mı?

Güldürmeyin insanı!

Ot gibi gelip
Geviş getiren bir hayvan içinde
.ok gibi gitmek haddimdi…

Kaderimi yaşadım
“Bravo!” bana!

*

Ölmek için erken
Yaşamak için geç kaldığımızı
iddia etmek çok zor!

*

Çıkmaz sokaktayım
Geriye dönmek mi?
Beklemekteyim!

* Her bir şiir, günlük yaşantımızda, hatıralarımızda, gerçekle yüzleştiğimiz zorlu anlarda bir deniz feneri gibi yol gösterir bize. Cemil MERİÇ

 

 

BAŞ EDEMEDİKLERİM (III)

*

Ölmek kolay dense de
O kadar da kolay değil
Ya yarım kalırsan?

Sürünürsün!
Süründürürsün de çevrendekileri…

O halde tek şans Tanrı;
“Beni bu yaşamdan alsana!”

*

Kavuşmak…
Bir, beraber olmak mı?
Önemsiz!

Ayrı da olsak
Aynı dünyayı üleşmek önemli
Yaşanılan aynı sevgiyle…

*

“Dünyaya değişmem seni!”
diyordu…

Bir eloğlu için
değişti,
değiştirdi!

*

Bir ilâhi güçle
farkında olmaksızın gelmek…

Aynı ilâhi gücün çağrısıyla dönmek

Ve günah işlemek arada
Neden?

Nedenini bilmeksizin
akıl erdiremeksizin…

*  Şiir, kavga değildir, savaş, kan ve gözyaşı değildir… Kötülüklere karşı başkaldırıdır, savaştır. Mazlumun mağlup edilemeyen tek silâhıdır. Hasan Alp ERDOĞAN