VAZGEÇEMEDİĞİM
Ömrümden kalan yılları
Sana vermek hakkım olsa...
“Al götür!” derim
“Hepsi senin olsun!”
İster gelme cenazeme,
İster gelme mezarıma
Yeter ki sevgin
-her zamanki gibi-
karşılıksız olsun...
* Başarılı bir şiirin keyfi, bir yenisine kadar sürer, duyulan o hüzün bir vefasızlık utancıdır. AFORİZMA
İYİ Kİ VARSIN!
Sabah ezanlarında
İbadete yaklaşan nefesin
Huzur verir bana
Tanrı katında...
Tanrı’ma şükürler olsun
İyi ki varsın!
* Şiir, insanı insana yaklaştıran şeydir. Sait Faik ABASIYANIK
ÖZDEŞ BİR NASİHAT (BÜYÜYÜNCE) (I)
Besmeleyle başla işine, söyleme yalan,
Her an dürüst ol! Dürüstlükten şaşarsan bir an,
Hayıflanır, ben de sana derim ki o zaman;
“Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!”
Doyası sev, ama sevgini belli etmezsen,
Nefret etme, sevgine nefretinde yetmezsen,
Kazık da atsa, kin yerine şefkat gütmezsen
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Bilmemekte direnme, her şeyin başı sıhhat,
Üç öğün yemek yemeğe etmelisin dikkat,
İyi uyumaz, dinlenmeni yapmazsan rahat,
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Hem içkiye, hem sigaraya derim ki; “Hayır!”
Lütfen uyuşturucuyu da kenara ayır,
Alışkanlığı kayırıp kaçmazsan dağ-bayır,
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Eğer şeytani düşünceyle ateş yakarsan,
Saçını kazıtıp, kulağa küpe takarsan,
Helal nedir unutup da, harama bakarsan
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Dinsizlere uyup, inkâr edersen dinini,
Tutamazsan verdiğin sözünü, yeminini,
Asla ummam ama reddedersen milletini
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Dinini bil! Ama laik olmaktan vazgeçme,
Gerekli değilse, vaat etme, andı içme,
İnsanlar arasında ayırım yapıp, seçme
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
* Karanlıkta yazılmış şiir, gözle okumak içindir. Gözle okunduğu zaman insana güzel gelen mısralar, yüksek sesle okundu mu, bakarsınız cılızlaşıverir; kulaklarınızda bir iz bile bırakmadan havada kaybolur gider. Bülend ECEVİT
ÖZDEŞ BİR NASİHAT (BÜYÜYÜNCE) (II)
İftirayla dost olma! Hem sakın yanlış övme,
Saçlarını uzatma, yaptırma hele dövme,
Demezsen saçmalıkların tümüne tövbe
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Bilmediğin konularda bilgiçlik taslarsan,
Vazifen olmayan konuya başın yaslarsan,
Aynı düşüncede olmayanları haşlarsan
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Gerekli, mutlaka öğren bir yabancı dili,
Çevirmemelisin geri, dileyen bir eli,
Gezip dolaşıp öğrenmezsen hiç yaban eli
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Duygusallığı bırak, duygusallığını aş,
Gerçekleri gör, gerçeğe mantığınla ulaş,
Aklını devşirmezse sana taşıdığın baş
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helal!
Olmazsan evine sadık, güvenilir erkek,
Namahremi görürsen ulaşılacak gerçek,
Saygını göstermezsen büyüklerine tek tek
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Uygun olmayana çözersen eğer uçkur,
Çirkin, kötüye rastlayınca çekmezsen destur,
Düşen düşmüş! Düşene dersen ki; “Bir de sen vur!”
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Kahıra gerektiğinde sabredip gülmezsen,
Hatanı kabul edip doğruları bilmezsen,
“Gel!” deyince büyüğün, söz dinleyip gelmezsen
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
* Çok güzel duygularım var, ama şiirde başarıya erişemiyorum. Neden? Edgar DEGAS ( Ressam)
ÖZDEŞ BİR NASİHAT (BÜYÜYÜNCE) (III)
Ana-baba büyük, borçlusun sen, eğilmezsen,
Kazandığında önce borçlarını silmezsen,
Vazifeye inanıp sadakati bilmezsen
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Sülâlemizde sporcu var. Hem çokmuş meğer,
Sen de oyna, koş, yüz... Spora vermezsen değer,
Rekor gereksiz, başarısız olursan eğer
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Yoksul kariyer, ucuz çıkar için hak yersen,
İnancını yok sayıp yemin-billâh edersen,
Gitmemen gerekirken merak edip gidersen
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Atatürk büyük lider, hem ulu önder, sev, say,
Tüm bayramlarımız kutsal, ayır onlara gönlünde pay,
Ziyarette etme kusur, vermem sana onay
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Cetlerden kalan bu toprak senin, anlamazsan,
Bu ay-yıldızlı al bayrak senin, sallamazsan,
Bu gök, bu deniz, masmavi senin, kollamazsan
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Türk’e Türk’ten başka yok dost, yandaş, kalan düşman,
Bunun için çok şeyler bekliyor senden vatan,
Ölmek var, fakat hakkın vatan için yaşaman
Affetmem seni, hem hakkımı da etmem helâl!
Hem zihninde, hem gönlünde yer etsin sözlerim,
Unutma sözlerimi, kapanınca gözlerim,
Sen özleme, ben senin yerine de özlerim
Affetmek de ne demek? Hakkım da helâl olur!
* Şiir, yöreselliğiyle yazılır, evrenselliği ile okunur. İçerisinde sosyal gerçekleri barındırmayan şiirler, şairinin kötü avazından başka bir şey değildirler. Bekir Kale AHISKALI
HÜKMEDEN
Nefesin ılık, ıpılık özlediğim,
Bakışların sımsıcak hep gözlediğim,
Bilmecemsin sen, içimde gizlediğim
Doyumsuzsun, asla doyamayacağım...
Bilmen gerek, söyleyeceğim sözsün sen,
Hissetmelisin göreceğim gözsün sen,
Yaşamım için cismimdeki özsün sen
Sığdırıp bir yere koyamayacağım.
Dinle! Ruhumda yaşayan heyecansın,
Anla! Gönlümde şen sevginle yatansın,
Bil! Ömrüme anlamlı ömür katansın
Sevmek ibadet! Sanma ki doyacağım.
Damarlarımda coşkunca akan kansın,
Bedenime mutluluğu veren cansın,
Geleceğimi umutlandıran şansın
Seni sarıp da koynuma koyacağım.
* Şiir, güzelliğin nefes alışıdır. Leandr HUNI
AKSIN
Sen ağlama!
Benim aksın senin yerine
Gözlerimden yaşlar
Sen hasta olma!
Ben olayım senin yerine
Benim burnum aksın senin yerine
Sen yaşa!
Tüketme yaşlarını asla!
Benim ömrümden aksın yıllar
Senin yerine...
* Şiirde her şeye izin var / Ama unutmayın temel koşulu : / Bir şeylerle dolmalı boş sayfalar. Nicanor PARRA
AĞLAMANA DAYANAMAM
Dayanamıyorum, yine de ağlıyorsun,
Gözyaşlarınla yüreğimi dağlıyorsun,
Yanağına süzülenlerle çağlıyorsun
Elime koluma niye taş bağlıyorsun?
Alay ederce dudağını büzüyorsun,
İnci yaşları sıra sıra diziyorsun,
Yakıştıramıyorum beni üzüyorsun
Neden gözyaşlarını sağıp süzüyorsun?
Gözyaşların hem sana, hem de bize zarar,
Sevgimiz senindir, biraz ol kanaatkâr,
Ağlama sakın, yakışmıyor sana yaşlar
Gülümse ki, gülümsemen olsun bize kâr...
* Şiir yazmak; “Bütün uğraşların en masumu” Friedrich HÖLDERLIN
ANLAR
Seninle
En mutlu,
güzel,
tatlı...
anlarım;
evde biz bize,
sokakta yüz yüze
uyurken diz dize olduğum anlar...
Terini yokladığım,
gıdığını kokladığım,
koynuma sakladığım anlar...
Yanak yanağa,
kucak kucağa,
soluk soluğa geldiğim anlar...
Ses sese,
peş peşe,
nefes nefese yaşadığım anlar...
Tay tay,
bay bay,
hay hay dediğim anlar…
Hiç kimseyle paylaşmadığım
üleşmediğim yahut...
* Müzik sanatların en zevklisidir ama bir şey öğretmez. Buna karşılık şiir hem ruhun gıdası, hem de iyi bir öğretmendir. Immanuel KANT
GİDİŞ
Sana; “Gitme!” demiştim
beni böyle bırakıp
Gittin
Ben;
Gittin gideli boynu bükük
Ben;
Yalın yalnız, kötürüm...
Dönüşünde ben olacak mıyım?
Biliyor musun?
Sahi mi?
* Şiirin hakikati, dilin altındaki dünyanın varlığını birebir hatırlamaktan çok “şu an” silinirken onu tekrar yüzeye çıkarma azminden doğar. Yves BONNESOY
SUSARIM
Seni bir gün göremediğimde
Yaşamamışımdır geçen o zamanı
Ne renkler, renktir,
Ne sesler ses
Yangındır, çöldür içim
yaşamadığım...
Ne güler yüzüm
ne acıkır, susarım
Yazmaz, çizmez, okumaz,
gitmez, gelmez, yürümez,
görmez, duymaz, konuşmaz
Yalnız
ve yalnızca
Susarım!
*Öptüğüm avuç içlerin / Bu seni şiir, beni şair eder. Gökhan BABACAN
DEĞİŞİK BİR BAŞKA BOYUT
Hissediyorum ki;
Ne senden önce yaşamışım
Ne de senden sonra yaşayacağım
Yaşadığım yalnızca şu günler
Seninle.
Ama neden beni
sık sık
sensiz bırakıyorsun ki?
* Bir şair intihar etmek isteyen bir kadına “Dur!” diyordu, daha senin için bir şiir bile yazılmadı… Cemil MERİÇ
SENİNLE ÖMÜR
Seninle her dakika
-ister gece, ister gündüz-
-ister yaz, ister kış-
-ister el ele, yakından yakına-
-ister dirsek dirseğe, uzaktan uzağa-
mutluluğum...
Mutlu olmak
o kadar kolay...
* Gerçek aşk sevgilinin bütün kusurlarını görür ve sever… Aşk inanmanın şiiridir. Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez... Peyami SAFA
DERS
Senden ayrı
Senden uzakta kalmak
Ne kadar zormuş!
Bilmezdim tatsızlığı, tuzsuzluğu
Anladım
Ve bu bana ders oldu!
* Çocukluk; şiiri sokaktan toplamaktır. Haydar ERGÜLEN
ZALİM
İşlemişsin içime
kan gibi, ilik gibi
aldığım her nefes,
duyduğum her ses,
tattığım her yudum,
attığım her adım,
gördüğüm her resim,
andığım her isim,
hissettiğim her cisim
gibi...
Egemensin tüm varlığıma
Hiç acıman yok mu senin?
* Şiir, hem at, hem de dizgindir; ilham ve işçilik. Atsız dizgin yahut dizginsiz at değil. Tristan DEREME
BELKİ
Yemeden
İçmeden
uyumadan
bir gün
üç-beş gün
bir hafta-on gün
(gündüz-gece)
-belki-
yaşamım devam edebilir.
Bir an bile
seni düşünmeden
seni hissetmeden
yaşamam;
Mümkün değil!
* Can YÜCEL; “Şairim, şiirden anlarım” demiş, şiirlerinin bir yorumunda. Fark; Bu yaştayım ve anlayamıyorum, ben müteşair bile değilim. Erol KARATEKİN
HOŞ GELDİN!
-Dünyada en güzel şeylerden biri de “Hoş geldin!” demek olsa gerek-
Sabahlar mutluluğum
Sana kavuşmamın tarifi var mı?
Güneş öylesine parlar ki
Bu sevincin izahı yok
açık açık
mavi-pembe-yeşil-beyaz
Akşam olunca hüzünlenirim
Bu; “Ayrılık” demektir çünkü lügatte
Güneş çekilirken akşamı davetinde
koyu koyu
kızıllık, siyahlık, grilik egemendir
senin vedaında...
* Şairlerin düzenledikleri hayat alanları (olsa) Turgay FİŞEKÇİ (HER ŞEY YIKILIRKEN ŞİİRİ AYAKTA GÖRDÜM’den)
ÖZLEMİN TARİFİ
Bekleyişler vardır
Hani;
Bir bebeğin doğmayı bekleyişi gibi,
Yaşı ilerlemişin göçüşe hazırlanışı gibi,
Hastanın doktoru-sabahı bekleyişi gibi...
Veyahut;
Otobüs-tren beklemek gibi,
Aş-maaş beklemek gibi
Şans-fırsat beklemek gibi...
Seni bekleyişim hepsinden farklı
Buna kısaca;
“Özlem” diyorlar…
* Ne zaman bir şiir yazmak istesem, yâr dikilir gözüm önüne… Selma ONBAŞI (SEVGİ ÜSTÜNE’den)
ÇÜNKÜ SEN GELDİN...
Hissedince öyle neşelendi ki şehir,
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir,
Sormadı kimse, gelişin sebebi nedir?
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
Bir elinde çantan, bir elinde araban,
Maman, sütün getiriliyordu arkandan,
Elbiselerini kucaklamıştı baban
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
Güneş bir başka doğdu ufuktan bu sabah,
Kalmadı gönlümde yaşanmış hiç kin, günah,
Misafir değil, devamlı kalsaydın sen, ah!
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
Sen geldin ya, karşılaşmak zor artık yasla,
Neşelenip coş, başını göğsüme yasla,
Al topunu, dolaş odaları üç pasla
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
Muhtaç mı olurum ekmeğe, suya artık?
Nefesin hissetmek bana doyumsuz azık,
Boynumu büker yalnızca senden ayrılık
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
“Gül!” dersen gülerim, “Öl!” dersen ölürüm ben,
Gelirim; “Gel!” dersen, giderim “Git!” dersen sen,
Dünyam öylesine dolu seninle bilsen
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
Hiç gitme! Dönme geri! Benle, bizimle kal!
Hep yanımda, burada, ye, iç, uykuya dal!
Gitme! İstersen sat şeytana ruhumu, al!
Çünkü sen geldin bu sabah bize misafir.
* Şiir, ne benimdir ne senin / o, herkesin ortak sesidir. Ahmet İNCE (ŞİİR YÜREK MEYVESİDİR’den)
SEN GELDİN YA...
Sen geldin ya…
Açıldı bahçede gülüm
-kış olmasına rağmen-
Sen geldin ya…
Uzaklaştı gönlümden elem
Sen geldin ya…
Yalnızlığa mahkûm oldu zulüm
Sen geldin ya…
Yaklaşır mı kötü söze dilim?
Sen geldin ya…
Yakışır mı bedenime ölüm?
* Şiir, insanların ne olduğunu anlatır bize. Maya ANGELEO
HOŞGELDİN BEBEK!
Açlıklarının peşinden koşuşturan
üşengeç kış kuşları
susmuştu.
Buz tutmuş siyah sokak kabukları
yorgundu.
Kırağı kümelerinin bıkkınlığında
güneşe özlem duyan
çimen ve çiğdemlerin hırsı
gizliydi.
Birden sesin duyuldu,
Sonra göründün…
Ve ilkbahar geldi!
* Kelimeleri en güzel dizen kişi şairlerdir. ANONİM
ANLATAMIYORUM!
-Orhan Veli KANIK’a özenerek-
Ağlasam...
Gözyaşlarıma sınır koymaksızın
Altmışları sürüklediğim
Bir Yeni Yıla girişin hemen ertesinde
Tüketilmiş ama
Yaşanmamış yıllara kahrederek
Düğümlenen hıçkırıklarla...
Kim duyar?
-hem kim anlar?-
Yalnızlığımın odalarında...
Anlatılmaz
-hem anlaşılmaz-
Ömür;
bahar, yaz, hazan, kış ise;
Kış da bitmek üzere...
Yaklaşan ayak seslerini
hissediyorum,
Ve galiba duyuyorum...
Anlatamıyorum!
* Edebiyat ile şair, güzellik ile aşkın birleşmesinden doğmuştur. CONFUCIUS (KONFÜÇYÜS)
BİR...
Bir sevda ki bu; uçsuz, bucaksız,
Bir gonca ki; dikensiz, budaksız,
Bir kurban ki; amaçsız, adaksız
Bu benim sevdam! Bu benim aşkım!
Bir ömür ki yaşanan; isimsiz,
Bir isim ki; yorgun ve cisimsiz,
Bir cisim ki; renksiz, hem biçimsiz
Bu benim sevdam! Bu benim aşkım!
Bir kuru beden ki; sanki cansız,
Bir can ki yaşamsız; kalmış kansız,
Bir kan ki duruca; heyecansız
Bu benim sevdam! Bu benim aşkım!
Bir gönül ki; bıkkınca çaresiz,
Bir yaslı kalp ki; gönül yarasız,
Bir yaşam ki şaşkın; canparesiz
Bu benim sevdam! Bu benim aşkım!
Yaşanmamış ki; yaşanmıyor ki!
Bunu anlatmak o kadar zor ki!
Görülmesin sevdam, aşkım hor ki!
Bu benim sevdam! Bu benim aşkım!
* Şiir tıpkı bir armağan gibi, beklenmediği bir sırada ansızın çıkagelir. Resul HAMZATOV
MUTLU DİLENCİ
-Akşamı getiren sesleri dinle! (Şarkıdan)-
Söyle bana;
Nedir yüzündeki mutlu tebessümün sebebi?
Bir dilim ekmek, katıksız?
Bir hırka, ayazdan koruyan?
Birkaç lira harçlık, cebinde?
Hangisi?
Bu mutlu tebessümü anlat bana!
İster misin, yer değiştirelim?
Hiç olmazsa sabaha kadar...
Bir dilim ekmek daha, hem katıklı?..
Bir hırka daha... Hatta palto?..
İstediğin kadar harçlık, cebine?..
“Olmaz” mı?
Neden olmaz?
Mutlu tebessümler için;
mutlu olmayı bilmek gerek!
Bilmek, yaşamak gerek!
Yaşamak, istemek gerek!
İstemek gerek!
(hepsinden önemlisi)
Israrla olmaz ki!
Lavoisier’i dinle;
“Hiçbir şey yoktan var olamaz!”
-doğal olarak-
“Var iken de yok olamaz!”
* Şair, derdi olan adamdır, takıntılı olan adamdır. Celâl HİKMET
DEMELER
1
Bu dünyada bazı şeyler vardır
Ve asla şüphe edilmez;
Benim sevgim gibi...
2
Ömür tükenir...
Tükenmeyen
Yalnızca sevgidir
Hem öyle ki;
Ezelle ebet arasında
büyük, iri, kocaman...
3
Gözlerinde bir ömür yaşayacaktım
Yalnızlığımın doruklarında
Yokluğunun özlemine
Yaşamak mı denirdi?
Yaşamadım,
Yaşayamadım.
4
Seni ilk gördüğümde
Benim olma sürecin başladı,
Dokunduğumda sana
Benim oldun...
5
Yaşanan günün tekrarı yok!
Hem bir günün diğer günle aynı ise
Yaşamamışsın demektir zaten.
6
Sen, sevmesen de olur
(başlangıçtaki gibi)
Benim sevgim
İkimize de yeter...
* Bir şiir, istek olarak kalmış isteğin gerçeğe dönüşmüş aşkıdır. René CHAR
YALNIZ ÖLÜM
-Kemalettin KAMU’yu YALNIZLIK’ta anarak-
Uzansam, çıplak bir ağaç altına
Ayazdan buz tutmuş karlar üstüne
Yalnızlığımın öyküsünü yazsam
Kristal kırağı kürelerini hapseden çimenlere...
Sevgisizlik,
ışıksızlık,
yalnızlık
üçgeninin yoksullaştırdığı bedenimin diline
Yazılmamış, söylenmemiş deyişleri oturtsam.
Sonra gökyüzüne açsam ellerimi
Tanrıya ulaşsa dualarım...
Ve daha sonra Yunus Emre gelse başucuma dese;
“Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Söyle garip bencileyin...”
* Şair, şiiri hissederek, her an şiirle yaşar. Erol KARATEKİN
O; BENİM İŞTE!
-14 MAYIS 1942 ve ? -
Bir ilkbahar sabahının
Geciken saatlerinde
Ezanlar ertesinde doğmak...
...
Bir kış gecesinin
İlerlemeğe çalışan saatlerinde
Ezanlar arifesinde ölmek
Güzel olurdu
-diye düşünüyorum-
* Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. Sait Faik ABASIYANIK
DEME(me)LER
1
“Seni seviyorum!” demek ne güzel şeydir
“Beni seviyorsunuz!” demek doğru değil,
Sevgi yaşamak kalpte, ömre bedel şeydir
Hep karşıdan sevgi beklemek doğru değil...
2
Tut ellerimi tut! Bırakma ellerimi tut!
Issızlığa koyverme beni, göğsünde uyut,
Gönlümde yaşasın, sende seninle hep umut
Yalnızlığımı bırak, gözyaşlarımı avut!
3
Yaşarken...
Hele gençken düşünmeyiz ölümü
Hatırımızdadır ama
Sevdiklerimizin ölüm yıldönümü
Bir mevlit, bir Fatiha
(Allah kabul etsin! Âmin!)
Devran döner
İnsan da aslına...
4
Başka sevgileri tüketecek kadar
tükenmez sana sevgim,
Çünkü; sevdim mi,
başka sevgileri tüketecek kadar severim ben…
5
Gönül yorgunu musun?
Anlaşıldı!
Geç bir kalem...
6
Bitiremediniz ki birbirinizi, yedikçe,
Saptınız doğruluktan anlamsız; “Doğru ol!” dedikçe,
İyi, doğru, dürüst, namuslu olmayı bilmedikçe,
Adam olamayacaksınız hiç, birileri gibi...
7
Gönlümde akşam olurken yavaş yavaş,
Neden yapıyorum ki cismimle savaş?
Ezan sesleri olmuşken ruhuma aş,
Neden bulamam şeytana atacak taş?
8
Bir fıkrada;
Tanrıca yaratılışında insanın
Ömrünün, bilmem ne kadarının
Hayvanlardan aktarıldığı belirtilmiş
Oysa hâlâ hayvan gelip hayvan gidenler var
İnsan olamayıp da...
9
Aşkın bana şiir gibi
Uyak uyak
Dize dize
Sayfalarca
Evren kadar
Bitip, tükenmeyen...
* ... şarkı, şiir, hikâye, roman her neyse yazma anı (plansız, programsız, hakiki yazma anından söz ediyorum) yazanı da seyircisi yapan olağanüstü haldir. Sezen AKSU
TRİBÜN KİRLİLİĞİ
Ay çekirdeği, pet şişe, pislik, sövgü, küfür,
Statta sesini duyuruyor püfür püfür,
Temizlenmez bu kir, istersen gönlünce süpür
Tribünde ılım, sporcu da yok ki kültür.
Ne tip spor karşılaşması olursa olsun,
Bence hoşgörü, saygı, sevgi içine dolsun,
Yenilgide insan, isterse saçını yolsun
Yine de sağduyu egemen, kir defolsun.
Sporcu hatalı mı? Asla! Kusursuzdur hem(!)
Tek suçludur, sabıkalıdır daima hakem!
Medya da onu tek işaretle gösterirken
Çoluk-çocuk, eş ve dost bile olur el âlem.
Okumamış-cahil, bay-bayan, çocuk, genç-yaşlı,
Bazısı badem gözlü, bazısı hilâl kaşlı,
Taşralı, Cim-Bomlu, Kanaryalı, Beşiktaşlı
Uygun mu kavga? Hem bıçaklı-sopalı-taşlı?
Tahsillisi de tribünde vitesten atar,
Evde söz geçiremeyen burda atar-tutar,
Küfürleri yalnız zavallı güçsüzler yutar
Saygı, sevgi yükselir mi? İşte böyle batar!
Galipse takım hele bir de iyiyse skor,
Daha sonraları için beklenmez ek efor,
İyiyi, güzeli anlatmak öylesine zor
Gel de bu sonucu spordan anlayana(!) sor...
Terörü yaratır fanatikler ve holiganlar,
Yerinde duramayıp herkese saldıranlar
Tribünde terör var! Vurdumduymaz bakanlar!
Onlar mutlu, başkalarından akarken kanlar.
* Şair, kendi özel kişiliğini şiirinin ardında gizlemesini bilmelidir. Edip CANSEVER
BATIL İNANÇ
Gözüm seğirdi, anan sensindir muhakkak,
Bir sen varsın kulaklarımı çınlatacak,
Nazar değmesin tahtaya vurayım; “Tak! Tak!”
Özlem, ne düşündürüyor biliyor musun?
Merdiven altından geçme kolaysa bile,
Kara kediyle yapılmaz hiç yalan, hile,
Yolculuk zordur, gündüz yerine geceyle
Batıl inançlara yoksa gülüyor musun?
Gülünç! Gece tırnak kesmek, çiğnemek sakız,
Niyet tutmak hele, gökte kayarken yıldız,
Bu aptallıklar insanlara mahsus yalnız
Kafandan hurafeleri siliyor musun?
Marifet sanır, muska, mavi boncuk takan,
Falcıdan, medyumdan medet umup fal bakan,
Büyüyle, türbeye tel bağlayan, mum yakan
Elemterefiş! Nazara geliyor musun?
Seyahat edermişsin uçarsa bir leylek,
On üç uğursuzmuş, rakamlardan hem de tek,
Bilebilsek hayatta ne hayal ne gerçek
Umut imge değil, gidip geliyor musun?
Sağ elle, besmeleyle başlamalı işe,
Sol anahtarıyla mı kazanılır neşe?
Oku-üfle! Kalmasın sakın kenar-köşe
Akıl yoksunlara akıl soluyor musun?
Bazı şeyler kutsal gecelerde mi yasak?
Kim dinler acep, kötüleri yasaklasak?
Hurafe, gıybet, iftira, yalan, kir-pasak
Tanrıdan hep iyileri diliyor musun?
* Şiir, anlaşılmayan duyguların dışa vurumudur. İshak ÖZLÜ
FISILTI BAYRAMLARI
1
Doğmamak elimizde değil
Fikrimiz de sorulmuyor ki zaten
Ölmekse
Kaderde mutlak ölüm var
Ancak;
Ölmekten ölmeye de fark var!
2
Yaşamak var ya!
Çeşit çeşit
Ama insan gibi yaşamak
Zor!...
3
Kazık çakmayacağız
yaşam için dünyaya
Doğru...Fazlası da fuzuli değil mi?
4
Unutup da zamanı
Dönüp bakmasak geriye
ne de ileriye
(Dale Carneige’in dediği gibi)
Hep bugünü yaşasak!
5
Sevgi ile nefret arasında
Ölümle yaşam kadar aralık var!
(ince, çok ince)
Ya seninle benim aramızdaki kadar olsaydı?
Eyvah!
6
Her “Allah!” deyişimde Cennet-cehennemi
-veya-
Sevap-günahı mı düşünmeliyim?
Arasatı, arakatı yok mu bunun?
* Fotoğrafçı pembe bir sardunyayı mavi gösteremez ama şair bunu yapar. Özgür KINAY
YORGUN DİZELER
1
Dünya yuvarlak
(yuvarlakça yani)
Öyleyse;
Niye efkârlanınca insan
“Kavanoz dipli dünya!” der?
2
Öğrenmenin yaşı yok
Öğrenirsin;
hatta sevmeyi bile!
3
Cahiliye devrinde cahiller varmış
Hem de çok...
Şimdi
(hem de yirmi birinci asır
bugünün Türkiye’sinde)
sanki yok!
4
Üzüntünün bayramı mı olur?
Oluyor işte!
Sen üzülürsün
El bayram eder!
Dünya hali...
5
Yasak yasak üstüne
İma ima kadar
Tenkit, şikâyet
Uçsuz bucaksız
Ne kötülüğümü gördünüz ki?
Yapmam gerekenden başka...
* Şiir, karada yaşayan ve havada uçmak isteyen bir deniz hayvanının günlüğüdür. Carl SANDBURG
SUSKUN DİZELER
1
Bazen
“Şeker gibi adamsın!” derlerdi
Meğer
gizli şekerim varmış
tıbben...
2
Önemsendiğinde
Önem verirsin önemsendiğine
Oysa;
Önemsenmediğin çıkar ortaya
Önemsizdir önemsendiğin
(ya da önemsenmediğin)
“Bırakıver rahvan gitsin!”
3
Gönlümdeki yara
tenimdeki yaradan derin
Gördüğün
göremediğinin yanında
hiç kalır!
4
Olağan dışı
(hayret verici veyahut)
bir durum karşısında
İnsanlar niye birbirlerine
“Oha!” “Höst!” “Çüş!” “Yuh!”
derler ki?
Yok mu başka güzel hitap şekli?
“Lütfen dur!” “Sahi mi?” “Gerçek (ten) mi?”
demek gibi?...
* Şiir üstüne bütün çözümlemeler, bütün kurallar hep ama hep ortalama şairler için. Zaten bir bakarsınız, şiir üstüne konuştuklarımızı, bütün sorunları, büyük, iyi şairlerin şiirleri değil mi getiren? Turgut UYAR
İNAT BU YA!
- Sevmek seni bir suç ise... (Şarkı) -
Sevmek seni
suç mu, günah mı?
Cezamı bu dünyada mı çekeceğim?
Öbür dünyada mı?
Kararı sen mi vereceksin,
Allah mı?..
Yine de seni seveceğim!
* Şiir bir yaratmadır; evet ama yüz bin yıllık araçlarla bir yaratma. Bir ozan her dizesine kendi yaptığı dilden, kendi yarattığı dilbilgisinden kata kata en sonunda hem büyük dilini, büyük dilbilgisini yaratır, hem okuyucusunu onlara ulaştırır. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
UNUTAMAMAK
- (... gibi örneğin) -
Bazı dertler vardır;
Öldürmez ama
Sürüm sürüm süründürür
Benimkisi gibi
Seninki gibi hatta...
* Bir şiirin bestelenip şarkı haline getirilmesi bile o şiiri ve şairini aşındırır. Hüseyin Avni CİNOZOĞLU
YORUM YOK!
- No Comment -
Kısa, kısacık bir ömür;
Çok günleri çile dolu,
Çok günleri zahmet, eziyet...
Sayılıdır yaşanan günler
Ve bitiverir
göz açıp kapayıncaya kadar.
Anlamazsın, masal gibi;
“Bir varmış, bir yokmuş!” örneği
Ya;
“İyi adamdı rahmetli!” denir,
Ya da...
Sorma gitsin!
* Şairlerin mutlaka gizli bir sırları, gizli bir yönleri, gizli bir duyguları vardır. Eğer şiirlerini onlar gibi yaşayabilirseniz, onları bulursunuz. Erol KARATEKİN
BEN
Dizelerle hissi anlatmak değil kolay,
Kolay olsaydı sanırım olmazdı olay,
Diyemem ki her şeye; “Peki!”, “Olur!”, “Hay! Hay!”
Yalakalık, yağcılık yapmak değil huyum.
Daima diktir, kimseye eğmem asla baş,
Derler ki; yuvarlanırsa yosun tutmaz taş,
Sanma ki kinci, şaşkınla olurum yoldaş
Uğraşma! Tersine akmaz bir damla suyum.
Doğdum, yaşadım bir zaman ben de oldum genç,
Bugünü ayıplıyorum ama çok iğrenç,
Fikirler kalsaydı beyinde keşke hep dinç
Benim için olurdu az da olsa doyum.
Safsataya inanmam, yalana karnım tok,
Şamataya gerekliliğim, hiç arzum yok,
Özverim! Maalesef o, işte biraz çok
Nezaketedir sevgim, saygım, hem beş duyum.
Açamam üçkâğıtçıya, şerefsize el,
Haramsa olan, tok değil, aç yatmak güzel,
Ödemem soysuz-kalleş insan için bedel
Aldırmam! Dolmasın, boş kalsın derman kuyum.
Zırvalamak istemem hiç ileri-geri,
Hayatta her şeyin mutlak vardır bir yeri
Aç ve susuz kalsam da bir kemik bir deri
Namerde açmam hiçbir an el, budur huyum.
Beynimde yer kaplar çağıran ezan sesi,
Duyarsam Kur’an denen okunan nefesi,
Sevap aramaktır hep ruhumun neşesi
Zemzemle yıkanmış değil, işte ben buyum!
* Şiiri bir hayat aşkı düzeyine yükseltmek gerekir. Rastlantıyla söylenmiş üç beş güzel mısra ile şair olmaya hiçbirimizin ne ihtiyacımız ne de hevesimiz vardır. Bugünkü genç şairlerde canımı sıkan yön de budur. Şiirin hayata olan oranını henüz kavrayamamışlar; onu fanteziden ibaret sanıyorlar. Cahit Sıtkı TARANCI
YORGUN BİRİKİMLER
1
Bir kelime bazen
İçindeki coşkunluğu titretir
Bir kelime bazen
Ecel terleri getirir
Bir kelime bazen
İçindeki tereddüdü sonsuzluğa taşır.
Yerinde, zamanında kullanmak gerek
kelimeyi...
2
Ekmek-su, zeytin-peynir, defter-kalem,
çoluk-çocuk, cennet-cehennem, el-ayak...
Say sayabildiğin kadar...
Her şey çifti ile anılırken
Ben
niye yalnız kalır ki sensiz?
Son (veya son söz);
“Ah!” mı eklemeli, başlangıçta “Ay!” mı demeli?
3
“Kaş-göz, gerisi söz!” demişler
Oysa söz
Hep okunmakta
tenkit gibi, azar gibi...
“Dil-çene, gerisi bahane!”
diye değiştirmek gerekli galiba
Bu eski deyişi
tersine...
4
Dünyayı yaratan Tanrı
Yok edecek biz insanlar (mı?)
5
Anlatın bakalım!
Soy ağacına bu soysuzlar
Nasıl girmişler?
* Şiir, yazanın değil, ihtiyacı olanındır. Pablo NERUDA
TEŞBİH
Susuz kalmak var ya
Çöl ortasında değil
Gürül gürül akan pınarlar
Kaynaklar, dereler, ırmaklar yanında…
Zor be arkadaşım
Ana yok, baba yok
Çoluk-çocuk...
Yalnızsın
Susuz...
Su;
sevgi demek mi?
* Kuşkusuz her şey değildir şiir, ama çok şeydir. Mustafa KADEMOĞLU
ŞİİRİM
Nefes almak gibidir şiir
Bazen tek dize anlatır
Tüm içinden geçenleri
Bazen sayfalar dolusu
Anlatamazsın tek şeyi
Körelir satırlar
Kimsesizleri çağrıştırır
Tüm kıtalar
Noktalarda, virgüllerde yoksunlaşır
Duyguların alıp götürmez seni
Bırakıverir çıplacık
Gün ortasında
Çöl ortasında
Sevgi susuzluğu ile
yoksul…
O; benim…
O; benim şiirim işte...
* Ey şairler! Neden gülü yazıyorsunuz, şiirinizle yaratsanıza gülü… Victor JARA
GÜL ÜSTÜNE MANİLER
Sen bir kez hülyamda güldün ya,
Ben de söylerim ki; “Gül Dünya!”
Ak çiçek, al çiçek değil hiç
Sen; gönlümde açan güldün ya!
Bülbül âşık olunca güle,
Gül elbet naz eder bülbüle,
Hem gün uzun, hem yollar uzak
Demez ki bülbül; “Güle güle!”
Sevda yüküyle açınca gül,
Ona aşık olmuş bir bülbül,
Deli gönül coşmuş, ağlamış
Bülbül demiş; “Hey! Sen de gül!”
Aşkı tatmış serseri gönül,
Yardım etmiş ona al bir gül,
Sevgiye vermezsen hiç değer
Derim ki; “İster ağla, ister gül!”
Gül isteyince gülü versen,
Surat asmayıp gülüversen,
Uzağı-yakını yok sayıp
İçimdekini biliversen!
Al gülün olurum, ak gülsen,
Gamzelerin olurum sen gülsen,
Sabır taşım asla çatlamaz
Mutlu olup yeter ki gül sen!
Yârin elinde bir deste gül,
Naz etme, bir de şu dosta gül,
Yitirilmişken tüm besteler
Sen de yap güle, beste bülbül!
Şiir gibi gelince dile,
Şakır bülbül, gibi şelâle,
Ayrılığın zor olduğunu
Anlatamaz ki bülbül, güle.
Yandı dilim, ha yandı dilim,
Bu aşka nasıl kandım gülüm?
Sevda yükü çok ağır imiş
Taşıyamadım, aldı ölüm...
* Güçlü şiirler çaba ister. AFORİZMA
YALNIZLIĞI DÜŞÜNÜVERMEK GİBİ
-Kemalettin KAMU’nun düşündürdüğü-
Harabım sensizlikle, bak şu halime,
Uzatmak çok mu zor, elini elime?
Tükendi mi dilinde birkaç kelime?
Yalvarmam yetmez mi sen zalime?...
Bir yılkı at gibi başıboş dağlarda,
Bir su kenarında, omcasız bağlarda,
Sabrım yas tutup, gözlerimle ağlar da
Yakar gibi düşer damlalar elime.
Yalnız sensizlik değil, kimsesizlik bu,
Yok kapı sesi, verilen bir yudum su,
Lâyık mıyım ben? Anlamadım doğrusu
Yalnızlık yükü ağır gelir belime.
Yalnızlık; yaşanan bir olgu fiziksel,
Garipliğim de yalnızca bana özel,
Koşarak gelirim dersen ki eğer; “Gel!”
İhtiyaç göstermez gelişim, talime...
* Şiir, sevgiyi emekten süzmek, gizli güzellikleri bularak yeniden yaratmaktır. Gerçeğin ne fotoğrafı, ne de doğanın kopyasıdır. O, nesnel gerçeğin güzelliklerden süzülen öznel bir yansımasıdır. Ne gökte, ne yerdedir. İnsan olan, insan kokan her yer mekânıdır şiirin. Ali Ziya ÇAMUR
TRAFİK
Bir tren sesi,
Bir araç kornası,
Bir uçağın gürültüsü
uzaklarda, izinden fark edebildiğim
-(bir geminin suları yarışı)-
Kısaca;
Ulaşan tüm sesler
Gelişimi çağrıştırır bana...
Bir ezan sesi ise;
-hangi vakit olursa olsun-
Ne diyeyim ki?...
* Ağlamaktan ne anlaşılırsa, bence şiirden de o anlaşılmalıdır. Abdülhak HAMİT
BEŞ DUYUDA İNANÇ
Şükür ki şükür
İşitiyorum,
Görüyorum,
Nefes alıyor,
Tadıyor,
En önemlisi; hissedebiliyorum
-fiziksel ve ruhsal-
Yani yaşıyorum.
O halde sen varsın
Şükür ki çok şükür
Allah’ım!
* Ey ozan, sözcüklere daldır yüzünü, şiirden daha derin bir deniz var mı? Yaradır şiir; sözcüklerin gizli, aykırı ve yasak buluşmasının yol açtığı. Hayrettin GEÇKİN
ERİM
Boşa çekilince kürek
Menzil yakınlaşmaz
Asla!
* … Çıkar yol şiiri tanımlamadan geçmektedir. Tanım akıl işidir. Şiir ise akıl dışıdır. Melih Cevdet ANDAY
KADİRŞİNAS KOMŞUMUZ
-Ahmet Muhip DRANAS’ı Fahriye Abla’da anarak-
Tuzu bulunurdu mutlak, tuzsuz kalmışsa aşımız,
Aspirini hazırlardı, biraz ağrırsa başımız,
Bize ablalık ederdi, çünkü ufaktı yaşımız
Bize hem yakın bir dosttu, hem arkadaştı komşumuz.
Yönetici meşgulse toplardı her ay aidatı,
Postacı çalmasa da kapı, açardı otomatı,
Kapardı perdeleri bazen, çok severdi rahatı
Okuma, yazması yoktu ama candaştı komşumuz.
Ne parti bilirdi, ne de anlardı biraz futboldan,
Arada sırada çocuklar gelirdi İstanbul’dan,
Evlerde bir şey eksikse hemen gönderirdi boldan
Saygı ve sevgimize gönülden yandaştı komşumuz.
Karışmazdı el âlemin tatlısına, tuzlusuna,
Bayılırdı kolalı içeceklerin buzlusuna,
Mala değer vermezdi, yönelirdi ucuzlusuna
Sevgide, sabırda, nefrette de paydaştı komşumuz.
Kocadan yana gülmüş, namazında, niyazında koca,
Okumamış, cahil ama, kendi çapında cin hoca,
Ağız dalaşında sitem eder, baştan başa boca
Bazen zehir zemberek, ama bazen hoştu komşumuz.
Kızdırmamak gerek, hırçındır, bazen bir çağlayandır,
Komşu ağlıyorsa, o da onlarla dost ağlayandır,
Gülüşü komşulara sanki zevk veren armağandır
Esprileri anlayıp da çok zaman coştu komşumuz.
Kuruşun hesabını yapar, geçirmez hiçbir an hak,
Sevgi dolu, eli açık, gönlü bol, hem temiz, hem pak,
Söyler ki çok zaman; “Benim sadık yârim kara toprak!”
Bu sözleri bize taş, gözümüze yaştı komşumuz.
* Şair her zaman için görmek zorundadır. Bakmakla yetinemez ve diğer insanlar gibi göremez. Farklı bakmalı ve görmelidir bazen gördüklerini yazar, yaşadıklarını değil. Özgür KINAY
BIKKINLIK
Bir zamanlar aşklar vardı
Hani;
“Aşkınla gözyaşı dökmekten usanan gönül” gibi
Veya gökte ay geceyse
(veya güneş; gündüzse fark etmeyen)
yeryüzünde sen
adım adım
“Her yerde seni aradım!” dercesine
Sonra;
Fışkıran, saçılan bir nur
Kör olmayan gözlerime
Aydınlatırcasına iç dünyamı.
Ne Jülyet, ne Leyla, ne Zühre
ne diğerleri
Hiçbiri bilmedi, bilemedi...
Annabell Lee, Edith Alméra, Julia Candy
ve diğerleri
Şaşkın bıraktılar arkalarındakileri.
Yaşarken yaşamadım,
yaşayamadım
Onlara nispet
Ölünce yaşayacağım.
(Yaşayacak mıyım?
Bilemiyorum...
Belki!)
* Şiir; yaşanmış ya da yaşanmamış, yaşanacak olan, dilenen yaşam kesitlerinin, kırıntılar halinde duygu dünyamızın dehlizlerinden sözcükler yardımıyla günışığına çıkarma, okuyucunun görüşüne satırlarda sunma eylemidir. Hasan Alp ERDOĞAN
SIKINTI GALİBA!
Yazıyorum,
Galiba yazıyorum
Kendime yazıyorum
Yani; boşa yazıyorum
Bana ben gerek
Ben beni anlıyor
Bana beni
benimle anlatıyorum
galiba...
(yalnız!)
* Herkes her gün en azından küçük bir şarkı duymalı, iyi bir şiir okumalı, hoş bir resim görmeli ve eğer mümkünse birkaç mantıklı kelime söyleyebilmelidir. Johann Wolfgang Von GOETHE
SANKİ
Boş kabre uzanışıma
Neden hayret ediyorsunuz ki?
Deneme yapıyorum;
“Nasıl duracağım?” diye.
Daha önce de söğüt ağaçlarının
Uğultusunu dinlemiştim
bir gece
sarhoş!
* Şiirin genel tarifi; “vezinli söz” dür. Ziya PAŞA
RAKI SOFRASI
Akıllarından zorları var galiba
Yan masadan
Ödünç peynir istediler...
Ödünç rakı istememek için
Vermedim tabii
Zıkkımın pekini yesinler!...
* Şiiri, imge, simge salatasına dönüştürmemelidir. Yılmaz ARSLAN
YANLIŞLAR
Dünya döndükçe
Evlât büyüyor
Sen küçülüyorsun
Ve sonra yok oluyorsun.
Darwin’i böyle öğretmemişlerdi bize
Ve Lavoisier yanlış söylemiş
Varken
Yok olabiliyorsun
Heyhat!
* Şiir, Anka kuşunun kanadında uçsuz bucaksız gökyüzünü seyre dalmaktır. AFORİZMA
BURUK İMGE
Kış çekildi
çekilmek üzere yahut
Mavilikler sakin...
Deniz
gökyüzü ve
gözlerin
Yakamozlar mehtabın iriliğine ortak
Yalnızlığımı üleşiyorum yıldızlarla
ulaşabildiğim tek tük
Denize şarap içiriyorum (dökmek değil)
(bir şairin anısına)
sonra yıkıyorum
Galiba;
ağlıyorum yalnızlığıma...
* Şairler delirmezler, ama satranç oyuncuları delirirler. Gilbert Keith CHESTERTON
GİDİŞİMİ ÖZLEYİŞİN
Göz göze gelince
Gözlerinde tükendiğimi hissediyorum
Gözlerinde sihir
Tanrı ötesinde
Oysa Tanrı’nın eseri gözlerin
Tanrı zalim değil
O halde çaban ne?
Gerektiğinde benim için
Gerekli olanı gönderir Tanrı
Rahat edersin
Oh! Sen rahat!
Ben rahat!
* Sana bir şiirler olmuş sevgilim. Yüzün, gözün söz içinde. Hangi imla kitabına baksam, "ben" den ayrı yazılıyorsun. Özdemir ASAF
AĞAÇ ZALİMLERİ
-Onlar; kendilerini biliyorlar-
Zalimin biri
-ya da birileri-
bir ağacın gövdesine
isimler kazımış
gitmiş...
Baharın tomurcaklandığı bu günlerde
ağlıyor gövde...
gözyaşlarını
ve gözyaşlarımı taşırarak...
Ağaç zalimleri;
size de
sevginizin gösterişine de
lanet olsun!
* Aşk, duyguların şiiridir. Honoré de BALZAC
YALNIZ AĞAÇ
Çorak ortasında
Ne zaman bir ağaç görsem
yalnız
Yalnızlığına ağlarım;
Bahar yağmurlarında,
Yaz çisentilerinde,
Hazanı özleyişte
Ve kış örtüsünde
Sonunu bekler gibi.
O yalnız ağaç;
Üşengeç bir kuş tünediğinde dallarına
Veya yorgun, yolunu şaşırmış
bir yolcu başını dayadığında gövdesine
Ve hele iki damla da olsa
bir şeyler dökülüverince toprağına
en büyük mutluluğunu yaşar
tıpkı kimsesiz mezarlara
okunan Fatiha gibi...
Teşekkür ederim
Yalnız ağaç!
* Şiir; Anayasa’ya aykırıdır, doğanın ahlakı kovduğu yerdedir, yasadışıdır. Cemal SÜREYA
DEMET
Akşamı getiren kızıl renklerde bin bir hüzün,
Hüzünde yalnızlığı gizli, biten günümüzün,
Gözyaşlarımla buruk, ama mutlu gülse yüzün,
“Akşamı getiren sesleri dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!”
Sevgiler getirir akşamı ayazda, sıcacık,
Yalnızsındır, yaşarken içindeki kalabalık,
Akşamı getiren seslerde ılıkça bir ışık,
“Akşam... Akşam, bir mavi sırdır sulara baksam…”
Akşamın olduğu yerlerde yalnız beklemek zor,
Sona ermekte olan güne zaman eklemek zor,
Yaşamda hem topal yürümek, hem emeklemek zor,
“Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun, gelmiyorsun!”
Sığmaz akşam şiire, desen; “Olsa akşam tek bir”,
Kadirşinastır akşam getirir gönlünce tekbir,
Biliriz her akşam ertesi mutlak sabah gelir,
“Akşam oldu, hüzünlendim ben yine
Hasret kaldım gözlerinin rengine...”
* Şiirle insan ruhu arasında çok eski bir arkadaşlık vardır. Bu yüzden sevinçli ve hüzünlü zamanlarında daima insanların yanında olurlar. Anatole FRANCE
AKŞAMLAR
Akşamları kötüleyen sabahlara
neden dua?
Akşam -gece yahut- olmasa
sabahın mutluluğunu nereden bileceğiz ki?
Her sabah;
bir öncenin gecesinden sonra gelir.
insanlar da bunu bilir...
* Ozanın işi, düşüncenin duygusallaştırılmasıdır. Edip CANSEVER
KIŞI UĞURLAYIŞ
Tipinin göğü kapladığı
karların yeri aklaştırdığı
sulu sepken yağmurların boy gösterdiği
günler geride kaldı…
Şimdi sarı çiğdemler,
mor menekşeler,
beyaz papatyalar
hatta gülümsemeğe çalışan al gelinciklerle
ve kuş cıvıltılarıyla
ürkek yüzünü göstermeğe çalışan bir olgu karşımızda;
Bahar...
Hep iyiyi,
güzeli,
tazeyi,
mutluluğu
çağrıştıran bahar!
Peki...
Biz buna layık mıyız?
* Şiire girecektir. Her şey yapay ve kurgusal olmayan. Gerçek bir insan yüzü, gerçek bir doğa, gerçek bir toplum yansımalıdır anlattıklarından. Ataol BEHRAMOĞLU (ŞİİR ÜSTÜNE BAZI DÜŞÜNCELER’DEN)
MÜSBET İNSANLAR
Kötüden,
fenadan,
yanlıştan,
hatadan,
günahtan,
siyahtan...
Ve benden
ders almak gerek!
Bunlar olmasa
sizi nasıl tanırdım ki?
* Şiir, karın doyurmaz / … / ekmek ve su gibi / kutsal bir ihtiyaçtır. Ahmet İNCE (ŞİİR YÜREK MEYVESİDİR’den)
İVECENLİK
Çöküşte
Göçüşe doğru
adımların hızlanır
Sanki ister...
Evet,
kazık çakmayacağız dünyaya ama
Aceleye de gerek yok!
* Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir coşkunlukla, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu coşkunluk, aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır. Charles BEAUDELAIRE
SU
Ey su damlası!
Öyle güçlüsün ki!
Dereler, çaylar, ırmaklar, göller, denizler
Yeryüzünde
Ve
Yağmur, kar, dolu, bulut
Mavi, siyah, gri, beyaz
Gökyüzünde
seninle
Hep senin ve arkadaşlarının eseri.
İstersen kar tanesinde çığ olursun
katarsın birbirine ortalığı
İster sel olursun
tufana boğarsın dünyayı
İster çiğ olursun
girersin rüyaya
İster kırağı olursun
benzersin hülyaya
Ama sanırım
en önemli konumun;
Bir buz küreciği olarak
Kalbimdeki onulmaz ateşi
söndürmen olabilir!
* Şiir yazarken eski ozanları düşün. Sabahattin Kudret ALSAL
ÖZLEM (kaçıncı kez?)
Durgun sabahlar;
mutlak gecelerin eseridir
Güneş doğarken ufuktan
Yalnız mutlu yüzleri aydınlatır
Akşam güneşinin
güzellere has olmasının aksine
Mutlu, mesut insanlar
daha çokturlar ortalıklarda
Günün uzaması
geceden daha çok istenir.
Ve insanlar
Hep yaşayacakları günün
Bir gece önceden sonra yaşanan sabah
ve o gün gibi olmasını isterler.
Neden mi?!
* Şiirin, düzyazıdan ayrıldığı nokta şudur. Az sözcükle çok şey söylemek. (François Marie Arouet) VOLTAIRE
YALNIZ KLASÖR
Herkes;
Her şeyi beğenmeyebilir
Çok şeyi beğenmeyebilir
Bir şeyi beğenmeyebilir
Hiçbir şeyi beğenmeyebilir.
Hiç kimse;
Her şeyi beğenmeyebilir
Çok şeyi beğenmeyebilir
Bir şeyi beğenmeyebilir
Hiçbir şeyi beğenmeyebilir.
Böylece;
Ben öldükten sonra
Şiirlerim ortada kalır
kimsesiz...
* Şair, en önce bir özümleyici, kendinde var olan şiir ortamına, ya da şiir duygusallığına bazı düşünceler katmadan edemiyor, onlarsız yürütemiyor şiirini. Edip CANSEVER
YENİ NESİL ÇOCUĞU
Ey yeni gençlik(!)
Yeni gençlik çocuklarından birisi...
(Hani saçının bir parçası boyalı,
kulağı küpeli,
serçe parmağının
veya tüm parmaklarının tırnakları uzun,
blucinli,
yaka-bağır açık,
spor ayakkabılı...)
İstiklal Marşı okunurken
Beklemek o kadar mı zordu
konuşmadan, hareket etmeden?
Ve aynı çocuk!
Ezan okunurken
sakız çiğnemeden dursan olmaz mıydı?
Yazık!
çok yazık!
Gençlik nereye gidiyor
Ben ölürken?...
* Ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü, ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü. Jean COCTEAU
YAŞA SİTEM
Bu yaşta,
Bu günlerde olmaktan
Memnunum.
Ama bu günleri yaşamaktan
asla!
* Şair, ölmüşlerle gelecek arasındadır. Hasan VAROL
.
HAD
Tahammül sınırları
Sonsuz boyutta değil.
Bardağı taşıran son su damlası gibi
yılgınlaşabilir
Zorlanmamalı!...
* Şiirden söz açılınca / Diyor ki bana konuğum; / - Başka söze gerek yok / Aşktır onun tarihçesi. Ahmet TELLİ (ŞİİR VE YAŞAM’dan)
LOG ve LOG
Diyalog diyorsun
İki monolog yeterli değil mi?
Çok istiyorsan git yankı vadisine
Konuş
-eğer istersen bağır-çağır!-
diyalog olsun...
Ama unutulmamalı ki;
Söz gümüşse, sükût altındır!”
Ve de;
“Biliyorsan söyle, seni âlim sansınlar,
“Bilmiyorsan sus! Seni adam sansınlar!”
demiş atalarımız...
* İçinizde olmayan şiiri hiçbir yerde bulamazsınız. Percy Bysshe Shelley
AFFETMEK DOĞASI
Affetmem seni
Affedersem doyarsın
Oysa ben
Beni hep özlemeni istiyorum.
* Şiir bir iletişim yoludur gönüllere. Ömer Salih ÜNLÜ
ÇAĞRI
Hazanı ertelemek mümkün değil
Heyhat!
Şimdi gün döndü
beklenen
mutlaka gelecek!
* Şairim, /şiirden anlarım … Can YÜCEL (ŞAİR’den)
TEKLERKEN
Yıllarca
özenle üstüne titrediğim kalbim!
-pek de özenle sayılmaz ya!-
Şimdi senin yaptığına
“Kalpsizlik” denmez mi?
* Bir şiir çiçeğidir şair. Mehmet YARDIMCI
GÖZYAŞINDA HEYECAN
Zaman gelir
Irmak gibi akan sular durulur
Bir zerre su
Coşkun olur
Liriktir, acımalıdır,
müsamahakârdır,
şefkatlidir
-bir damla gözyaşı gibi-
Sahibi kim olursa olsun...
* Bana göre / Şiirin ve çivinin / Başı birbirine benzer… Şiirin üstünde acının / Çivinin üstünde ise çekicin izleri durur. Şérko BEKES (DARP’tan)
BAKIŞLAR NELER NELER ANLATIR?
Hiç mantarları gibi bakışların
Gözlerimin tarlasında
Şefkat gibi gözüküyor
Ama
zehir-zemberek
Anlamam için bilmem gerek
veya
bilmem için anlamam...
* Şiir, bir şair mizacı altında hayata bakmaktır. Orhan Seyfi ORHON
AÇI
-belki de “Bakış Açısı” demek gerek-
Kar tanecikleri
Bir bardak içinde
Toplanmışlar bir araya
Sonra
Yarım bardak su olmuşlar
Çok şükür Tanrım
“Yarım bardak suyum var!” diyorum
“Niye yarım bardak...?”
demiyorum
üzülmüyorum
yarımın tam olmamasına.
Zaman gelir bardak da dolar
O zaman bir bardak su olur
Üzülmek için sebep bulamazsın.
Yarım bardak suya
Bakışın önemli!
* Şiir, eski çağlardan beri X’i ele alarak Y yapma sanatıdır. Görünen gerçeği değiştirmek, yerine kendi gerçeğini koymaktır. Jose Ortéga y GASSET
EGOİST
Şu dağların, şu bağların, şu ovaların
Nehir, göl, deniz şu suların
Yağmur, kar, dolu, şu göğün, bulutların...
nesi meşhur...?
Bilemediniz...
Benim olmaları...
* Şiirimiz her işi yapar аbiler… Ece AYHAN
GARİPSEME
Uçsuz-bucaksız
köhne diyarlara bırakılmış
kimsesizliğe atılmış
bir köpek gibi
aç-susuz değil ama
gönlü aç-açıktayım
hem kimsesiz, hem yalnız
anlatılmayacak gibi
anlatılmaz bir olgu...
* Şiir, bir sestir, yaşam denen kristal kürenin içinde, boyun eğmez karanlığın hançerine. Aydınlıkta solunan güneş rengi dizelerde hasretler tüter barış üstüne. Bilincin kaynağındaki çırpınışlarda şiir sessizce kırar hüznün kabuğunu. Ali Ziya ÇAMUR
TEPELİ – KÜPELİ(!)
İlkbaharı yaşarken
Kuş seslerini doldurdum bir şişeye
Kapağını da kapattım
(her ihtimale karşı)
Kışın karlar yağıp da
Kuşlar sinince yuvalarına
Kuş sessiz kalmayacağım.
Akıllı adamım vesselam!
* Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı. Cahit ZARİFOĞLU
ÇAKIR
Maviden ötesi var mı?
Yeşille karışıp
Çakır olmaktan gayri
Gökte mavi
Yerde barışık yeşil-mavi
Ortada çakır
Tanrıdan ulaşan bir sihir...
Mutluluğun tarifi bu mu olsa gerek!?
* Resimde renk ne ise, heykelde taş ne ise, müzikte nota ne ise, şiirde de sözcük o derece önemlidir, yani şiirin temel taşı sözcüklerdir. Deniz ÇETİN
ŞEY
Bir şey var içimde
Benimle olan,
bende olan
Bensiz olmayan, olamayan
Kan gibi,
can gibi,
ruh gibi
Yaşamımla ölümüm arasına sığan
Olamadığım
Ama bildiğim...
* Şiir şimşektir, yıldırımdır, gök gürültüsüdür şiir. Şiiri, yani yıldırımı hiçbir siper-i saika durduramaz. Arif DAMAR
DİLEK 1
Bir bulut olsam
Ufak, ufacık bir yığın
Gece
pencerenden süzülüp
usul usul
gelsem başucuna
uyurken nefes alıp verişini seyretsem
gece boyu sessizce dokunmadan.
Ve gün ağarırken
sen uyanırken
aynı sessizlikle
yok olsam!
* Şiir insanın kendisini, doğayı ve evreni algıladığı kadarıyla, yani gerçekliği yeniden yaratma onu zihin ve yürek süzgecinden geçirerek estetize ederek yeniden yaratmasıdır. Deniz ÇETİN
DİLEK 2
Bir kuş olsaydım
İster serçe, ister Anka
Ama göçmen kuşlardan biri değil
Yazdan yaza aranan, özlenen değil
Tüm mevsimlerde
Hem gündüz hem gece
Hem sıcakta, hem ayazda...
Ve sadece
Yârin bahçesinde
Yâr için
Şakıyıp söyleseydim notaları
yaşarken
hem yaşam boyu...
* Her şiir, kendi an’ının dışa vurumu, her şiir, şairin o an’lık boşalmasıdır. Celâl HİKMET
EGEMENLİK
Yüzünü okşayınca bir meltem
O benim,
Saçlarına dokununca bir bulut
hem beyaz
O da benim,
Gözlerine vurunca ışık
Anlamışsındır yine benim
Sayende doğaya egemenim!
* Aydınlıkta yazılan şiir, yalnız şairin değil, halkın da eseridir. Çünkü böyle şiir, halkın zevkinde, halkın anlayışında bilene bilene son şeklini almıştır. Bülend ECEVİT
MAHCUBİYET
Vurdumduymaz olsaydım
“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!”
diyebilseydim
“Bana ne?” ile omuz silkebilseydim
“Sana ne?” diyerek sitem yağdırabilseydim
“Yemeyen domuz...” felsefesi güdebilseydim
Herhalde
daha uzun yaşardım
Böylesine
“Yaşamak” mı denirdi ki?
* Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. François-Réne de CHATEAUBRIAND
KALBİMİN SAHİBİ
-Kalbimin sahibi sensin, orda yalnız sen varsın-
Bana sitem edip “Kalpsiz!” deme sakın,
Gel gir göğüs kafesime, gör kendini,
Yeryüzünde lütfusun sen Allah’ımın
Saklan kalbimde, öğren aşkın dilini.
Gece gündüz deme, yalnız kalbimde kal,
Senin için çarpan kalbim bir tek senin,
İster at, ister yok et, istersen hepsini al
Çünkü bedelsiz adaktır sana cismim.
Ufacık tefecik değil, koskocaman,
Sığdırabilirsin ona tüm dünyayı,
Doğduktan beri sensiz olmadı bir an
Paylaşmadı sensiz ne günü, ne ayı.
Sensizse saklasın ışığını güneş,
Yol göstermesin kimselere yıldızlar,
İçimi ısıtamaz sensiz bir ateş
Tutkuda cenk eder sabırsız yalnızlar.
Gıpta eder deli gönlüm, haset yerine,
Perişan darmadağınık olsa bile,
Kahretmeyi yeğ tutar, hasret yerine
Bilir çünkü; kavuşunca biter çile.
İçimde ol, kalbim senin otağın,
Zulüm değil, tek istediğim merhamet,
Ben sende, seninle ilk ve son durağım
Yaşamaya sen de kalbimde devam et!
Tut ellerimi sık, bırakma çarçabuk!
İnanırsan da, inanmazsan da de; “Şükür!”
Yazamıyor, yazmıyorum abuk sabuk
Sensizliğe dayanırsam yüzüme tükür!
* Şiir, bütün toplumsal anlamlardan kurtulup bireyselliğe kavuşmakla devrimcidir. Gilles DELEUZA
BENİM AĞACIM
Hep düşünürüm;
Ağaçlar yapraklarını dökerken üzülürler mi?
Hatta ağlarlar mı sonbaharda?
Veyahut
Ayrıldıkları için içlerinde bir burukluk olur mu
yapraklarından?
Öyle ise;
İlkbahar gelince niye yapraklaşırlar tekrar
Sonunda yaşayacaklarını düşünmeden?
Ölüler üşürler mi
ilk konulduklarında toprağa?
(soğuk, kara bir kış gününde, kara toprağa yani)
-ve genelde-
başucundaki
-veya ayakucundaki-
ağaçlar da üşür mü onlarla beraber
acaba?
Benim başucumda olacak olan ağaç!
Sen üşüme,
sen düşünme,
sen üzülme,
sen kaygılanma...
Ben geldiğimde
seni ısıtacağım
mutlaka!
* Şiir şeytanın şarabıdır. Saint AUGUSTINE
BIRAK!
Hissettiklerini yazabiliyorsan eğer
Anlamını da biliyorsundur
Bırak!
okunmazsa okunmasın
Bırak!
yerinde kalsın tümü
Anlaşılmayacaksa, anlaşılmasın
Paylaşılmayacaksa, paylaşılmasın
Zorlamanın anlamı yok!
* Şiir için çok okumak ve etkilenmek gerek. Haydar ERGÜLEN
35 YIL
-Cahit Sıtkı TARANCI’yı anarak-
Bildiğim bir şey var içimde
Bir şairin;
“Yolun yarısı eder”
dediği zamanı birlikte tüketmiş olmak...
Kalanı umurumda değil
Son nefes, nerede, ne zaman, nasıl?..
Boş ver!
* Kırık taşlara bakıp / Işıklı bir asfalt düşünmek / Acaba yalnız / Şairlere mi mahsus? Orhan Veli KANIK (ASFALT ÜZERİNE ŞİİRLER)
SON!
Öylesine zor ki sensizlik...
Sadece
Sadece bir gün bile
Nefesini duymadan, hissetmeden
Yaşamak denen olgu ile sersemlemek...
İflasın eşiğinde
-veyahut-
Tükenmek üzereyim
Hissediyorum…
* Şiir, öncelikle bir rahatlama biçimidir. Ali Osman ÖZTÜRK
CİCİ KUŞ
Bir sonbahar akşamüstüydü sanki
hatırımda kalan
Parkımızda bir araç altında yorgun,
Kimsesiz, kanadın çarpılmış,
tüylerin dökülmüş
duruyordun
ve en kötüsü tek ayağın yoktu...
Uzattım elimi, sokuluverdin avucumun içine
medet umar gibi,
sığınak düşüncesiyle (belki)
Aldım koydum kafese seni
Tırnaklarını büyüttün, gaganı uzattın
yaşamak için
ayağın (ayacığın) yok olarak öyle kaldı
Kanadını onardın,
dökülmüş tüylerin çıkmadı tekrar
Üstünde kalanlarla yetindin mavi mavi...
Yaşama arzun vardı, yaşama sarıldın
tek ayakla,
yoluk tüylerle,
gaganla,
tırnaklarınla...
Seni alkışladım;
her yemlemede, her suyunu değiştirişimde,
öpercesine gaganı uzattığında...
Kaç yaşındasın?
Nereden geldin?
Kimsin?
Kimin nesisin?
Adın ne?
Neden kanadın kırık?
Neden ayağının teki yok?
Hiç bilmiyorum.
“Cici kuş!” dedim,
“Cik!” diye cevapladın sadece.
Muhabbet kuşu olmana rağmen, tek kelime etmedin başka.
Bazen gözlerinde hüznü hissetmeme rağmen
Hissettirmek istemez gibi başını çevirdin.
Şimdi sen ve ben; ikimiz de
yalnızları yaşıyoruz
farklı olarak;
sen hâlâ yaşam arzusu ile dolusun
-takdir edilen-
Bense...
* Şiir veya şairden beklediğimiz, bizim duygularımıza tercüman olmasıdır. Jeremy BENTHAM
KABRİM İÇİN
Bu gezegen ikimize de
-hatta hepimize de-
yeter.
Neden kavga ediyoruz ki?
Neden düşman gibiyiz ki?
Neyi paylaşamıyoruz ki?
Neden barışık değilsin ki?
Al hepsi senin olsun (istersen)
Bir karış,
bir avuç,
bir ben boyu toprak
yeter bana.
* Şiir, sonsuza değin yaratıcı zaman ve ritimden başka bir şey değildir. Octavio PAZ
YALNIZLIĞA BİR DEYİŞ
İnsan yalnızlığında
Yaz ortasında da olsa
Kucaklamasını istediği kollar,
eller arıyor
sıcak,
sıcacık,
sımsıcak,
boşluğun ötesinde,
gözyaşlarında durgun.
Üşüyorum;
özleyerek…
* En kapalı şiir bile tam karanlık değildir. Yarı gölge alanları seçmeye alışık bir göz için, şiirin yakınında saklı aydınlık bölgeyi bulmak zor olmasa gerek. Behçet NECATİGİL
İLKBAHARDA SONBAHARIN MÜJDESİ
Sonbaharın kendini hissettireceği
dökülecek yapraklarla
bir Eylül akşamına doğru
Düşte şekillendiği gibi
Ayrılmak, ayrılıvermek
gerçekten
gerçeklerden...
Ve hissetmek
hatta yaşamak
ama paylaşamamak!
İşte tüm sorun!...
* Şairler eserlerini yaratırken sadece hayal dünyalarını değil, gerçek dünyadan da yararlanırlar. Georg Wilhelm Friedrich HEGEL
SABIR
...
Bunlar da geçer
tükenen ömür gibi
yalnızlık da son bulur
kavuşmak olunca
sonunda
Aldırma gönül;
insan doğar
yaşar
-yaşarsa-
Ve ölür!
* Şiiri, imge, simge salatasına dönüştürmemelidir. Yılmaz ARSLAN
AYRILIK!!!
Ölmem üzüntüm olmayacak asla
-hem hiç kimsenin üzüntüsü olmamak gerek-
Senden ayrılış var ya...
Beni kahreden bu; şimdiden…
* Küçük şeylerden, küçük ayrıntılardan oluşmalıdır şiir. Böylece, yaşanılan şeylerin gerçek tarihi olacaktır şiir. Ataol BEHRAMOĞLU (ŞİİR ÜSTÜNE BAZI DÜŞÜNCELER’DEN)
İHTİYAÇ
Ayyaşlığın daniskası
şişelerde yarım yarım
ibadet gibi
omuzlarıma çökmüş yalnızlığım
bir sese, bir nefese...
Hayır!
Sana muhtacım!
* İnsanı insana ancak şiir sevdirir. Sait Faik ABASIYANIK
ÇAĞRI!!!
Ölümü gördüm
Ölümü yaşayabilmem için
Ölmem gerek!
* İki tür şair sevilmez: Ya sızlanan, ya da Bit Pazarında Hurdacı Dükkânı açmış. AFORİZMA
GÖÇÜŞ
Göçmen kuşlardan bana ne?
Çekilirken gözlerden fer
Sararan yapraklara inat
Aklaşmış dökülen saçlar.
Hazanla kışın ilişkisinde
Yorgunluk ve bunalım uyumlu
Akşam gizliliğinde ayaz
Dermansızlığını hissederken
Yitirir ışığını güneş…
* Şiir bütün dillerden başka, bambaşka bir dille konuşur. Ama onun dilini, söylediğini herkes ama herkes anlar. Arif DAMAR
SENSİZLİKLE DARGINLIK
Harcanmış
tüketilmiş yıllar
boşuna
sensiz
elemli ve boynu bükük
kıymeti bilinmeden
Sensiz tüketilenler için
acı çekiyorum
ömrümün son demlerinde
Heyhat!
* Şair tektir, tek olmalıdır. Şair, şiirin genel gidişatından sorumlu tutulamaz, olsa olsa kendi şiirinden sorumlu tutulur. Abdülkadir BUDAK
SENSİZLİK SIKINTISI
Sensizlik var ya;
tüm boyutlarda
sabahın hüznü
akşamın eleminden beter
Sesini duyamasam da
kulaklarım çınlasa
bu; bana yeter!
* Şiir, hangi dilde yazılıyorsa şiirdir. Başka dile çevrildiğinde büyüsünü kaybeder, gizemini ve anlamını yitirir. Bu nedenle kendi dilinin sınırlarını aşmış şairleri selâmlamak, büyüklükleri önünde eğilmek gerekir. Çünkü onlar olmazı başarmış şiir dâhileridir. Hasan Alp ERDOĞAN
BENDE SEN
Sen benim için gülmesen de,
ağlamasan da,
üzülmesen de,
hüzünlenmesen de,
acıkmasan da,
susamasan da,
duymasan da,
görmesen de,
gitmesen de,
gelmesen de,
vermesen de,
almasan da...
Ben senin için gülerim,
ağlarım,
üzülürüm,
hüzünlenirim,
acıkırım,
susarım,
duyarım,
görürüm,
giderim,
gelirim,
veririm,
alırım...
Kısaca;
Sen benim için yaşamak istemesen de
Ben senin için ölürüm.
* Lirizmi ıskalamak şiiri kuru, düz söze götürür. Kenan YÜCEL
AF
Gülümseyip gülerek
-hem güldürerek-
beni sensiz bırakmanı
affettireceğini sanma!
Asla!
Affetmem seni...
(Affetmek Allah’a özgü)
* Şiirde “konu” şair için ancak şiir söylemek ve hayal kurmak için bir nedendir. Ahmet HAŞİM
HUZUR
Yasaklar Ülkesinde
Yasakların en ağırı
Senden ayrı olmamakmış!!!...
Bu yasaklar ülkesini pek sevdim
Burada olmaktan
Ve de
Burada kalmaktan
memnunum.
* Şiir, depremdir, şiir ayaklanmadır, şiir başkaldırıdır. Arif DAMAR
FARKLILIK
Böyle uzun süre
yalnız kalmamıştım
hiç.
Öldüm zannettim
ölmemişim meğer...
İnsanın yiyip, içip, uyuması
yaşamakmış!
Kuşlar, balıklar, karıncalar da
aynı şeyleri yapıyor
Benim farkımın olması gerekmez miydi?
* İçinde umut taşıyan bir gövdedir şair. Hasan VAROL
DÜŞ, GERÇEK ve HAYAL SIKIŞIKLIĞI
Düşte bile yalnızlık çekilir mi?
Ya hayallerim olmasa
Gerçeğe tahammül için?
* Şiirin birimi, şiirdir. Sezai KARAKOÇ
ESER (LER)
Çok seveni vardı
(galiba!)
Günlerden sonra bir gün
çalınmadan açılınca
(yalnızlığı paylaştığı)
kapısı
ölüsünü buldular
yalnızlığı ile baş başa
ve
yalnızlığını paylaştığı
yalnızlığının resmini
dizelerde...
* Şiiri yargılayacak bir divan yeryüzünde yoktur. Ceyhun Atıf KANSU
GÖÇ!
Yüklü vagonlarımla istasyonda ben
kalanlar
hareketimi beklerler benim
Bense
Bitecek yolculuğumun hareketi için
Semaforun yeşil işaretini…
* Özgürlüğümüzü arıyoruz. Şiir özgür olmalıdır diyoruz; ama hayatımızı özgür kılamadığımız için şiirimiz özgür olamıyor. Gülten AKIN
ŞÜKRETME
Bir ömür,
-göz açıp kapayıncaya kadar-
Yani; dün...
bitti
Önemi yok
Yarın şüpheli
Bugün için
Şükürler olsun
Tanrı’m...
* Acılar geçip gitti ama, şiirler kaldı” denir. Ama ya acılar geçip gitmemişse? Bertolt BRECHT
ESİNTİ
-Yahya Kemal BEYATLI’yı düşünürken-
Bir şarkıda sanatçı;
“Gerçek olsa rüyalar…” diyordu
Rüyaların;
-engellenemeyen-
acısı-tatlısı,
güzeli-çirkini,
iyisi kötüsü …
var
Oysa;
Gerçek olsa hülyalar...
Çünkü
“İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar…”
* Şiir, ancak insana dönük olduğu zaman insanca söz olur. Pablo NERUDA
SABOTAJ
Elimden tutmayın
Razıyım.
Yeter ki;
“Düştü!”
demeyin,
arkamdan iteklerken…
* Şiir en başta deyiş özelliğidir. Sözcüklerin ses uyumuna dayalı bir söyleyiştir. Selahattin ARSLAN
ÖLMEK ZAMANI!
Her şeyin
Bir zamanı var
Tabii…
Şimdi
benim zamanım;
ölmek için…
* Şiir, dilin tarihidir. İlhan BERK
YORGUNLUKTA DİNLENİŞLER
1
Geçer, biter, hatta tükenir senin de güzelliğin,
Hatırlanmaz, yaşayamadığın hiçbir özelliğin,
Anılarda bozgundur, yıkıp da sonra düzelttiğin
Yaşamadıkların şaşkınca kilitlenir içinde...
2
Kış geçti, bahar şimdi, geliyor bak yaz,
Güzel kız! Bu sözümü bir kenara yaz,
Surat asma, gülümse, ne olur biraz
Seven de sevilmeli! Tükenir yoksa
(kendinde)
3
Keline yokken sürecek merhemi,
Ele imkân yaratmak vazife mi?
İnanır mısın sen misin samimi?
Akıllı ol, karışma ele, e mi?
4
Çekirge gibi (belki üçüncü) zıplayışında
Hayatın geçer gözlerinin önünden
Ve sona ulaştığını sanırsın
Oysa son başlangıçtır henüz
-ve vakit gece olmuştur-
Anlamazsın
Anlayamazsın
Hele hele anlatamazsın!..
5
Sabır taşı denilen bir taş varmış (mış),
Sabredemeyip çatlarmış (mış)
bir kere
Şükür Allah’ıma
Sabır taşı değilim
çok kere...
* Şiirin temelinde “gereksinim” vardır. Şiir bir “gereksinim” den doğar, bir “gereksinim” i karşılamayı ve gidermeyi üstlenir. Kemal ÖZER
YORGUN DAMLALAR (DİYORUM)!
1
İdolü aramak mı?
Tabii...
İhtiyaçtan!
Mecburen!
Gerçekten!
2
Allah bereket versin!
Üç aylık maaşı aldık!
Farkında değiliz
Ölüme
Maaş kadar yaklaştık!
3
İçtenliğim;
“İkimize de yeter!” derken
Neden
“Lâmbada titreyen alev üşür?”
4
Umut dünyam dönüyor
N’olacak bu dünyamın hali?
Artık ben bile kurtaramam.
5
Yağmur yağarken
(Nisan yağmurlarında değil,
sonbahar yağmurlarında ama)
Yürümeyi severim
Yağmur damlalarında...
6
Olmak ya da olmamak (to be or not to be) değil,
Olmak ya da OLAMAMAK önemli.
Galiba!
* Yönsüzlük anlamında her yana bakabilen gözler gibi şiir, hayatı şiirleştirir. İlhan İREM