ERKEN MERHABA

 

Farklı yorgunluk geçen yıllarda
Yaşanan duygular
Alınan nefes
Hissedilen bakışlar
Aranılan sıcaklık için...

Suçlu ne?
Suçlu kim?

Düşünülen; erken doğmak!..

* Şiir, yaşamın ta kendisidir. Uğur HACIHANEFİOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARMAKARIŞIK  

 

Ayrılık hüzün
Sen, yaklaşan hazan gibi
Yalnızlığımda yaşıyorsun.

Eski bir şarkının buruk
nakaratında,

dünlerin özlemiyle

Rıza göstermeyen kadere
lanet okurcasına
Eskilere
Çok eskilere dönüp
“Olur!” diyorsun
karmakarışık...

* Şiir yazma bütünüyle zararsızdır.  A. Turan OFLAZOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖLMEDEN       

 

Dal kırılmış, mahzun körpe fidan,
Güneş tutulmuş, bezgin tüm cihan,
Savrulmuş umutlar otağında
Aşk yok olmuş cananda, yok yanan.

Damlalarla akarken çağlayan,
Ateşken buzlarla hem dağlayan,
Gülerken inançsızca ağlayan
Seninle çekilir canımdan can.

* Şiir, söz üzerine kurulu olduğu için, sözün tesiri şiirin tesirini ortaya çıkarmaktadır.  Asım YAPICI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HİÇ       

 

Yakamozlar hıçkırmakta
içli duygularla mehtapta
Yitik bir sevginin hüznünü taşıyan bir âşık gibi
kederli ay
Perişan, şaşkın
deniz

ve sahilde anıların
dalgın gölgesine sığınmış biri;
ben...

Zamanın duraksamasından yararlanıp
Soruyorum kendime;
Ne idim?
Ne ümit ettim?
Ne oldum?

Ve geçti bütün mazi
şekillenerek dalgaların perdesinde;
Hiç!

* İçimizde öyle şairler var ki, kalemi sözcüklere dokunduğunda alfabemiz gülistana dönüşüyor. Yine içimizde öyle şaircikler var ki, alfabemizi öyle bir kalemin ziyaretinden rahatsız oluyorum.  Bekir K. AHISKALI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SIR NEDİR?

       

Güneş, ay sen olduğun için aydınlanır dünyam,
Mevsimler de, sen olduğun için renklenir rüyam,
Ekmek-su sen olduğun için aranan nimettir
Can ve ruh, sen olduğun için kıymetlidir yaşam.

Ömrümün her sabahında açılan gülümsün sen,
Şen damlalarla dolu, coşan neşe selimsin sen,
 Mutluluk duvağında bana mesut gelinsin sen,
Toprağımda can olan özlem; bana ölümsün sen.

* Serbest olmadığımız bir şey var. O da şiir yazmak! Yazdığımızın şiir olması kaçınılmaz. Yoksa bize asla şair demezler. Selahattin ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞAŞKIN     

                

Ben her sabah âşık olurum;
ışıklara,
renklere,
seslere,
insanlara...

Sonra akşam olur
Gerçeğe dönerim.

* Şiir beleş olunca, çok seven insanlardanız biz.  Arzu ÇAĞLAN

SİGARAM                

En sadık, en vazgeçilmez
Dostumdun, yaklaşık yirmi beş yıldır...
            Üzülsem, üzgün olurdun
            Dertlensem, dertli 
            Paylaşırdın üzüntümü, derdimi için için
Neşelensem, sevinç içinde olsam
Mutluluk içinde, saadet içinde olsam
            Sen;
            Şen, sevinçli olurdun
            Mutlu, mesut olurdun ateş ateş.
Aşımda tat, suyumda berraklıktın
İçki masamın başköşesinden
Ayrılmazdın
Ama hiç!
            Dargın, küskün olmak bir yana
            Tütün tütün kenetliydik birbirimize.
            Küllenmiş bir aşkı yaşardık
            Sanki devamlı
            Eksik kalan zamanı
            Doldurmak istercesine
            Hep beraber olurduk
            El ele
            Ve dudak dudağa.
Koyun koyuna olmayı da isterdik! 
            Ne oldu böyle?
            Neden bitti bu dostluk birden?
Yorgunluk içre bir kalp,
Sevgi dolu bir öpüş,
Sıcacık eller şefkat dolu,
Heyecan dolu bir bakış...
            Bunlar mıydı yoksa bu dostluğa
            “Son!” diyen?
Bilmiyorum,
Bilemiyorum,
Bilmek de istemiyorum.
            Dosttun ama
            Bil
            Senden ayrılışıma
            Hiç üzülmüyorum!
* Şiir yaşatıyor;  sıkkınsa bile canı. / Şiir; hülyaların yaşanacak her anı. / Şiir; şarkı gibi coşturuyor insanı. / Şiir unutturuyor; Martı ve Nisanı. Yazılmamış, çizilmemiştir “Şiir Kanunu”. (BAZEN -ya da-  ŞİİR ÜSTÜNE DEYİŞLER) den. Erol KARATEKİN