GECİKEN YAŞAM    

Islak nisan yağmurları çağlarken gönlümde
Gülüşün bahar meltemiydi ıtırla esen
Bir başka heyecan duydum sararan ölümde
Onu getiren bir melektin bil, düşüncemde sen.

İçtim yudum yudum kahırla sensiz sabahı,
Ulaştım gücenen umutla sana vallahi,
Gece çekilirken dünyamda çekince son ah’ı
Yaşamadım yaşarken, öldüm ama ölmeden.

* Şair ne zaman şiirine benzer? Elbette şiirinin önüne geçmediği zaman, şiirinden bir adım, bir kaç adım geride durduğu zaman.  (Haydar ERGÜLEN)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

NE?

Bir yer ki ıssız, seni senle düşünüyorum,
Akşam serinliği çevremde, her yer toz-kurum,
Elimde sigaram -külü düşmüş- yok bir yorum
Kış gelmiş, yok bahar olmuş evrende, bana ne?

 

Gülen gözlerde yokluk, sabahı anlamak zor,

Rüyalarım dolu hep seninle, sen hayra yor,
Sensizlik dünyamda ateşten sabırsız bir kor
Farkında mısın benim? Susamışım, sana ne?

Açmış aşk bahçemde güller, yok üstünde diken,
Yıkılmış çınar gibiyim, kim yerime diken?
Sen bende, ben sende, kendim kendimde değilken
Eller yaban, sevgi duygularım yabana ne?

Ölümü hissediyorum, ölmek senle güzel,
Gülen gözlerini görmeden gelmesin ecel,
Senle seni yaşamak bil ki; bir ömre bedel
Ölmek bir heyecan, ölümde heyecana ne?

* Şiir mavi bir gökyüzüdür, şiir zifiri karanlıkta parlayan bir ışıktır, şiir sessiz gecelerin sessiz çığlığıdır… Yusuf BALTAŞ

"Şiir mavi bir gökyüzüdür, şiir zifiri karanlıkta parlayan bir ışıktır, şiir sessiz gecelerin sessiz çığlığıdır.""Şiir mavi bir gökyüzüdür, şiir zifiri karanlıkta parlayan bir ışıktır, şiir sessiz gecelerin sessiz çığlığıdır."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İSTEDİĞİM (Mİ?)    

Bahar özlemi sunarken, her gövde, her dal, her sak,
Çiçeklerle donanmışken, ılık, yeşil her yaprak,
Gönlümün karanlığında hislerimle yoğrulan
Neden kokar, bilmiyorum ki yağmur yağmur toprak?

Cıvıltısıyla kuşlar ahenkle yapmışken nişan,
Açarken ışıl ışıl renklerle büyülü Nisan,
Aydınlığı isterken dinlemek, sakin ve sessiz
Neden siyahlarda, karanlıkta kahrolur insan?

Bulutun mavisinde, denizin yeşil çiminde,
Mutluluk namelenirken bestelerle yeminde,
Yorgun yaşları kırk’larla düşünüp hem zalimce
Gökler varken, neden olalım kahırla zeminde?

Pembe varken, beyaz varken, neden sunuş siyaha?
Gülmek varken, neşe varken, neden deyiş hep Ah’a?
Mutluluk ve saadet yaşamak varken ezelden
Neden istenir kavuşmak ebediyen Allah’a?

* Şiirin kendinde olduğu gibi, çevirisinde de aklımızı, gündelik mantığımızı aşan bir taraf var.  (Sebahattin EYÜBOĞLU)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ZAMAN DURMUYOR

Belirli bir yaşı geçirince insan,
Şubatları, Martları sanıyor Nisan,
Aldanmada geçen günlere bir bir
Unutuyor, ediyor Tanrıya isyan.

 

* Şiir, an itibariyle var oluşun ızdırabını tattırır okuyucusuna. Afşin SELİM

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAŞAMA ARZUSU

 

Gün dönümünde sensiz yalnızlığım
Saatler hırsla kırk beş’i vururken
Hissetti duygularımı yıldırım
Sevgim sevgimle yalnız, bensizken ben.

Işık demet demet, renk yeni yeni
Sevda bulutlarında aşk, yok beni
Mutluluk denizinde sende seni
Yaşamaktı arzum, vakit mi erken?

* Şiir, öyle bir musikidir ki onun çalgısı dildir. Ona ulusal çalgıyla çalınan bir ezgi de diyebilirsiniz. Ahmet ÖZDEMİR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖLEMEM...

 

-Bir şarkı, bestesini bekleyen-

Sevda yarat gönlümde, gözlerin ılık,
Pencere aç ruhuma ki, dolsun ışık,
Sabırla gülsün beden, oluşsun sağlık
Özlem sunup bana; “Gel!” deme, gelemem!

Gül dikensiz, gonca gonca sevgi esen,
Siyah yok dünyamda, pembe, mesut, esen,
Sabahlar gecelerle sona ererken
Bulutlara sarıp; “Gül!” deme, gülemem!

Çırpınmada aşk, uçarken takmış kanat,
Yorgun düşler sebepsiz, kalmamış takat,
Gör gözlerinde beni, hem anla, fakat
Rüzgârlarla anıp; “Bil!” deme, bilemem!

Sevdim, seviyorum, sevgiye olmaz gem,
Pembede, sabahta, mutlulukta dem dem,
Ölebilirim yaşarken, ölmeden hem
Senle yaşam varken; “Öl!” deme, ölemem!

* Fazla abartılı bir iddia olabilir ama, şiiri tanımlamak kutsalı tanımlamak kadar problemlidir.  (Asım YAPICI)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SABAHSIZ GECELER

 

Karanlıktayım, hem de sonsuz, güneş mi var sanki?
Sevgimle yalnızım, karanlık dünyamda inan ki,
Yokluğuma ulaş, yokluğumla yaşa ve yan ki
Sabahsız gecelerde bil, nasıldır yalnız olmak?

* Şiiri hiçbir güç tutsak edemez. Altın da, pırlanta da, elmas da şiirden değerli değildir, olmamıştır, olmayacaktır. Arif DAMAR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖZLEMİM VE SEN

 

Düşlerin maviliğinde gülerken ay
Teninde haylaz yıldızlar oynarken sen
Parça parça olsa gönlüm, desem ki ay!
Samanyolu’ndan bulutlarla gelsen, sen!

Gözlerinde ufkun sitemi de olsa
Doğa yeşilliğinde gel sabahlara
Özlem kokuları güneşe de dolsa
Sensizliğim sığmaz karanlık ah’lara.

Ne ses, ne nefes, ne de bir damla kanım
Gönlüme sığmıyor, ama taşıyorum
Ölüm yalnızlığında bir zerre canım
Sensizliği sensiz, sende yaşıyorum.

* Ben neysem, şiirim de… Cemal SÜREYA

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UMUT

 

Gönlümde sonbahar, gecikmiş ama yine yaslı,
Ruhumda gençlik heyecanı deseler de yaşlı,
Nasıl âşıksa tüm varlığıyla Kerem’e Aslı?
Sabırsız gönlümde sana, umutlu bir aşk yaşar.

* Şiir ne mi? Bazen kalbimizin bir güzellik karşısında çırpınması, bazen öfkemizin kızıl rengi, bazen ümit ikliminde neşv-ü neva bulan gülnihal, ya da hüznümüzün acı tebessümü...  Ünal ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HANİ  (RENKLER)

 

Hani sabahlar olur, yeşil yapraklar üzerinde bilgin çiğle
Hani bir başka doğar güneş ufuktan
Hani kuşlar cıvıldar ya neşeyle
Seni bekleyişim;
İşte öyle bir bahar sabahı gibi...

Hani yükselirken güneş bulutsuz maviliklerde
Susar bülbüller, dallar, yapraklar, çiçekler
Serinliğinde mutluluk gölgelerinin
Beklerim umutlarım pembe pembe, seninle seni.

Sonra gri akşam serinliği düşer gönlüme hani
Gökte kandillerin, mumların birer birer yandığı kızıl
Öbek öbek bulutlarda yağmur çisentilerinin davetiyle
Yerden göğe yükselen genç fidanlar gibi hani
Beklemem de seni öyle...

Ya gece başlayınca mor ümitler ötesinde
Boş ellerim semayı döverken kar yağar gibi hani
Sessiz selvi ağaçlarının salınımında
Beyaz umutsuzluklara sarılı toprakta
Beklemekle bitmeyen beklemek
Yaşamda benimki kara kara...

* Şiir, simgesel değildir.  Christopher CAUDWELL 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MERDİVEN

 

Çıkışında inişi yarılanmış merdivendeyim,
Gönlümün karanlığında bak, aydınlıkla sendeyim,
Kararan ömrümü yok eden sanki boş bir rendeyim
Sabahı tükenmiş günde hâlâ diyorum; “Günaydın!”

Şair geçmiş yolu, bitirememiş, ben bittim çoktan,
Yaş kırk beş gönül, neden anlamazsın hiç vardan-yoktan,
Çoğumuzun geçip de durmadığı bu kör sokaktan
Sabahsız akşamlarda geçip neden derim; “Tünaydın!”

* Şair kime denir? Bana göre, şair olan; “Şair kime denir?” diye sormaz. Yani şair olan şair olanı bilir. Şair olmayan şair olanı bilmez. Şair olan şair olmayana şair olduğunu bildiremez.  Asım YAPICI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SEN MİSİN?

 

Susamışken susuzluğa, su veren sen misin?
Aydınlıkta karanlığa tül geren sen misin?
Kanayan ciğerde aşk olan verem sen misin?
Yaşlı gönlüm, bilmem pembe gül seren sen misin?

Kalbim yorgun ve dayanamazken heyecana,
Gülen varlığınla eceli getirdin cana,
Yaşanmamış yıllara kahredip yana yana
Hayat isteğiyle güzel, gül veren sen misin?

Yaşam istek değil, yorgun bedenimde gülüm,
Saçlar aklaşmış, çökmüş beden, yaklaşmış ölüm,
Ölüyorum ben sende, sen seninle yap düğün
Yok olmuşken mezarıma gül deren sen misin?

* Şiir, bir içgörü eylemidir -bence değil-  öyle olması gerekir. Edip CANSEVER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SENİN İÇİN (senin-çin)

 

-Sen benim, O senin adın,  Sen gönlümde hep genç kaldın-

Anlatılmaz bir yaşantı senin-çin bu aşk yasak,
Sevdalanmış gönlümde olmaz mı hiç bu aşka hak?
Gözlerin feri düşmüş, saçlarında oluşmuş ak,
O kaç yaşında, sen kaçında, razı olur mu Hak?

Gül sevdalanmış, pembe-yeşil açan ilkbahara,
Bahar geçmiş, geldin kışa, ağla dökülen kara,
Bahtın açık olacaktı, yalan, bak nasıl kara?
Çileli ağacında kalmamış tek sarı yaprak.

Yemede-içmede insan, günler durgun geçerken,
Vaktin dolmada gönül, ecel için derken erken,
Özlem bulutları umut umut sona ererken
Ona vurgunluğun sonsuz, sararmış gönlüne bak!

Seher yeli eser, hırçın gönlünde duru duru,
Titremiş yorgun bedenin, olmuşsun hem kupkuru,
Görsünler de yaşamadan gömüldüğün kuburu
Okuyup dinlesinler, ebedi Kur’an’ı berrak.

* Hiçbir şiir düzenin karşıtı olamaz. Faysal SOYSAL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAŞADIM MI, ÖLDÜM MÜ?

 

Yaş geçmişti kırkı, saçlarda aklar, gözlerde sanki çiğ,
Dem-be-dem akarken ömür, karardı gözlerimin içi,
Bahar tazesi gülüşün bildirmedi erkeni, geçi
Sevgi tomurcuğu çiçeklendi, bu vakitsiz gün neden?

Gecemde güneşin aydınlığı açtı duru ve parlak,
Gül goncasında serinlik, gündüzümde ahenk, kardan ak,
Susuzluğumu giderdi his pınarının suyu berrak
Bilmem n’oldu bana, nedir beni böyle perişan eden?

Güzelde mavilikler, pembede beyazlar, ılık, yeşil,
Yaşlı gönlümde açan çiğdem çiçekleri yeni değil,
Dün vardın içimde anla, bugün yine varsın bunu bil
Sen kimsin? Ben neyim? Neden öldüm bilmem, söyle yaşarken?

* Şiir, duyguların zihne vahyidir. Elçisiz, aracısız vahiy. Bir üflemedir hayatın tılsımından. Bu yüzden belki de şiir lânetlenmiştir. Peygamberler de şairlikle itham edilmişlerdir. Bu bir ithamsa eğer. Suç ise… Ercan DEMİRCİ

 

 

 

 

 

 

 

SEVİNCE

 

Dün, dünden yakın, bugünü bugünde bana bırak,
Gönlümün ıssızlığında gözyaşlarımla ıslak,
Beni bana sakla, seni bende gizle, bana bak!
Gözlerim kör olsa da bil, sende görürüm seni.

Gül derme! Mezarım benimle, benim olsun lütfen!
Gül serme! Toprağımla kalayım toprak toprak ben,
Gül verme! Ölürsem de yaşa o güllerinle sen
Anlatma bana! Ah! Sormam sana nedir, nedeni?

Erken doğmuşum, ama hem gecikmişim dünyaya,
Sevda umutlarıyla sen, ulaştın bu rüyaya,
Kalplerde taht kurarken âşıklar, ben kaldım yaya
Bir gülüşle, bir bakışla yok ettin bende beni.

Ömür tükenen, bilinmez çağlayan girdabında,
Sabahın bitiminde ve akşamın hicabında,
Ben ölüyorum, sen yaşa mutluluk kitabında
Unutma sakın, sana olan tutkum değil yeni.

Anlatılmaz bir yol başındayım, belki sonunda,
Ararken buldum seni, kaybedemem bulduğumda,
Bu yolculuğa çıkarken ahret sonsuzluğunda
Mutluyum, yok olsam da buldum, kendimde kendimi.

*  Şiir; gizlidir, yaşanmalı ama / ve gizli kalmalı. Erol KARATEKİN